Bir Saatlik Telaki Öykü İncelemesi
Cumhuriyet dönemi öykü yazarlarımızdan Mustafa Kutlu’nun “Bir Saatlik Telaki” adlı öyküsü, yazarın “Ortadaki Adam” adlı kitabında yer almaktadır. Yazar, öyküsünde tren istasyonlarının kendisinde uyandırdığı yalnızlık, özlem, ayrılık gibi duygularını, hayallerini ve hayal kırıklıklarını dile getirir.
Öykünün
Özeti
Anlatıcı-kahraman bir
tren istasyonunda saçaklardan birinin altında durmaktadır.
Tren istasyona gelir.
Yolcular uykulu gözleriyle inerler. Hava sakin ve serindir.
Kendisini trenden
inerken hayal eder. Önce annesinin, sonra karısının karşıladığını düşünür.
Ancak ne kendisini karşılayacak biri vardır ne de kendisinin uğurlayacağı biri.
Bir tek babasını uğurlamış, o da bir daha geri dönmemiştir.
Anlatıcı istasyonda
birbirine kavuşan, sarılan, el öpen insanlara bakar, sevdikleri ve ayrılıkları
gelir aklına.
Tren giderken
duygularını, özlemlerini ve tren istasyonlarının kendisi için ne anlamlar
taşıdığını anlatır.
Öyküdeki
Kişiler
Kahraman Anlatıcı
İstasyonlarda
dolaşmaktan, gelip giden trenlere bakmaktan haz duyan biridir. Oldukça duygusal
bir yapısı vardır. Trenler ve istasyonlar onda farklı duygular uyandırır. İyi
bir gözlemcidir. Hiçbir ayrıntıyı kaçırmaz.
Diğer Kişiler
Öyküde kahraman
anlatıcı annesinden, babasından, karısından söz eder. Ayrıca bir çocuktan, bir
mahkûmdan, jandarmalardan, gurbetçilerden, askerlerden ve çeşitli kesimden
yolculardan söz edilir. Kişilerle ilgili ayrıntılı tasvirler yapılmaz.
Olay
Belirgin, merak
uyandıran ve gelişen bir olay yoktur. Günlük yaşantıdan bir kesit
anlatılmıştır.
Mekân
Öyküde mekân bir tren
istasyonudur. Tren istasyonlarına ve demiryollarına özel bir ilgisi olan yazar
için tren istasyonları ulaşım aracı olmanın dışında farklı anlamlar
taşımaktadır.
Tren ve tren
istasyonları kültürümüzde oldukça önemli bir yere sahiptir. Tren eskiden geçtiği
yere canlılık, hareket ve bereket getiren, adına türküler yakılan, sevenleri
kavuşturan en önemli ulaşım aracıydı.
Öyküdeki istasyon ve
tren kelimeleri anlatıcıda yalnızlık, hasret, hüzün, acıma, geçmişe özlem, bir
daha kavuşamama duyguları uyandırıyor. Trenleri hasretler ve arzuları yüklenip
giden araçlar olarak görüyor. Günümüzde de tren istasyonlarında sevdiklerini
uğurlayan, onlarla kucaklaşan, el öpen, ağlayan, hüzünlenen insanlarla
karşılaşabiliriz.
Zaman
Öykü, gece yarısı bir
tren istasyonunda geçen bir saatlik zamanı kapsamaktadır. Bu zaman kesitinin
tarihi belirtilmemiştir. Ayrıca “Kış
günleri trenler sıcak olur, çekilmez. Baharda serinleşir, tenhalaşır.” gibi
mevsim ifadeleri görülür.
Öykünün konusu
Tren istasyonlarına karşı özel bir ilgi duyan kahraman anlatıcının duygu, düşünce ve gözlemleridir.
Öykünün türü
Öyküde önemli bir olay ve serim, düğüm, çözüm bölümleri yoktur. İnsan hayatından bir kesit anlatılmıştır. Böyle öykülere durum-kesit öyküsü ya da “Çehov tarzı öykü” denir.
Dil
ve Anlatım
Yazar, öyküde tren
istasyonunda geçen bir saatlik zamanı gerçekçi bir bakış açısıyla, canlı
tasvirlerle ve lirik bir anlatımla dile getirmiştir. İçinden geçenleri doğrudan
aktarmış, iç konuşma tekniğinden yararlanmıştır. Anlatım sade ve samimidir.
Öyküde “ipe sapa gelmez” (akla yatmayan,
birbirini tutmayan), “kapalı kutu” (ne
olduğu bilinmeyen) gibi kelime gruplarına rastlanır.
Öykünün anlatımında
işitme, görme, koklama, dokunma öğelerinden yararlanıldığı görülür.
“Karanlıkta
bir gece kuşu öter yahut bir cırcır böceği” (işitme)
“Taş
duvarda delik açmış bir serçenin yuvasını o zaman görürüm”
(görme)
“Uzaklardan
gelen bir koku -belki de leylak- ıslak ıslak yayılıyor”
(koklama)
“Yanımda,
yapyakınımda giderdi, bir de elimi tutardı usulcana”
(dokunma)
Metindeki “her tren hasretler, arzular yüklenir gider”
gibi örtük ifadeler dil ve anlatımı çağrışımlara açık ve daha sanatsal
yapmıştır. Öyküde buna benzer başka örtük ifadeler de vardır. Örneğin:
“alır
sizi uzaklara götürür”
“şerit
gözünüzün önünden ağır aksak geçer”
“orada bir devir kapanır, bir devir açılır
habersiz” gibi.
Yazar, bazı bölümlerde
okuyucuyu hikâyeye dâhil etmek istiyor: “Tren
gittikten sonra istasyonda hiç kalmadınız ise bir seferlik kalın. Vakit gece
yarısını geçmiş olsun, herkes dağılsın. Satıcılar paketlerini toplayıp
gitsinler. Her şey yerini bekçi düdüklerine bıraksın. Siz de sevdiğiniz birini
uğurlamış olun. Yağmur yağmış, her yer ıslanmış olsa bile, yine oturacak bir
yer bulun…”
Bazı bölümlerde “yolcu
uğurlama, el öpme, askere verilen değer, zayıf ve güçsüze merhamet” gibi Türk
toplumunun milli ve manevi değerleriyle örtüşen durumlardan söz edilir.
Öyküde anlatım biçimi
olarak “öyküleyici” ve “betimleyici” anlatım biçimleri; anlatım tekniği olarak
da “iç konuşma” ve “geriye dönüş” anlatım teknikleri kullanılmıştır.
Yazar öyküde tren istasyonlarını anlatırken aynı zamanda kendi iç dünyasını da anlatmıştır. Bunlar yazarın iç çatışmaları, anıları, özlemleri, duygu ve düşünceleridir.
Genel Değerlendirme
Türk edebiyatında köyden kente göç, kentteki insanların sorunları gibi son derece önemli konuları işleyen Mustafa Kutlu, Türk toplumunun temel sosyolojik meselelerini sanatçı kimliğinin dışına çıkmadan, büyük bir ustalıkla dile getirmiştir. Yazarın bu öyküsü, bir döneme ışık tutması bakımından edebiyatımızda önemli bir yere sahiptir.