Felâtun Bey ile Râkım Efendi Roman İncelemesi
Ahmet Mithat Efendi,
1873 yılında Rodos’a sürülmüş, “Felâtun Bey ile Râkım Efendi” adlı eserini bu
sürgünde yazmıştır. “Batılılaşma” üzerine yazılan eser, 1874 yılında bitmiş,
ilk basımı 1875 yılında yapılmıştır.
Romanın
Özeti
Mustafa Meraki Bey,
kırk beş yaşlarında, alafrangaya aşırı düşkün biridir. Mihriban ve Felâtun
adındaki çocuklarının giyim kuşamına özen gösterirken aynı özeni eğitimleri
için göstermez.
Felâtun Bey,
alafrangalık bakımından babasını bile geçen, gezmeye, gösterişe ve eğlenceye
düşkün, çalışmayı sevmeyen biridir. Babasının gelirine güvendiği için haftada
üç saat çalışır, yeni çıkan Fransızca kitapları okumadan kütüphanesine koyar,
bir giydiğini bir daha giymezdi.
Râkım Efendi ise fakir
bir aileden gelmekteydi. Bir yaşında yetim kalmış, annesi ve dadısı tarafından büyütülmüş, on
yaşında Hariciye kalemine girmiş, kendini iyi yetiştirmiş, çalışkan biridir. Fransızca
ve Farsça bilen, zamanın bilimlerini az çok öğrenen Rakım Efendi, çevirmenlik,
gazete yazarlığı ve öğretmenlik yapar. Birkaç yıl içinde geliri artınca
kalemdeki işinden ayrılır. Eline geçen parayla Canan adında bir cariye alır. İstanbul’da
yaşayan İngiliz Mister Ziklas’ın Can ve Margrit adlı kızlarına Türkçe dersler
verir.
Rakım Efendi, bir gün
Miter Ziklas’ın evinde Felâtun Bey ile karşılaşır. Felâtun Bey, Rakım Efendi’yi
küçük düşürmeye çalışsa da kendi cahilliğini ortaya koymaktan başka bir şey
yapamaz. Başka bir akşam İngiliz aile Rakım’ı ve Felâtun’u yemeğe davet eder. Felâtun,
bu davette ve başka bir davette de kendini küçük düşürücü hareketlerde bulunur.
Bir daha da İngiliz ailenin evine uğramaz. Bu arada babasından kalan servet de
hızla erimektedir.
Canan’ın piyano çalmaya
heveslenmesi üzerine Rakım, eve bir piyano alır. Canan, piyano dersleri alır,
kendini geliştirerek tam bir hanım olur. Râkım’a karşı derin bir sevgisi olan
öğrencisi Can ise bu sevginin imkânsızlığı ile hastalanır. Mister Ziklas’ın yüklü
bir miras ile kızını verme teklifini Rakım, Canan’a duyduğu sevgiden dolayı
reddeder.
Felâtun Bey, parası
bitince İstanbul’dan uzak bir yere mutasarrıf olarak gider. Hasta olan Can
iyileşerek evlenir. Râkım Efendi ile Canan evlenir, bir çocukları olur.
Romandaki
Kişiler
Ahmet Mithat Efendi,
romanındaki kişileri toplum içersinde yaşayan gerçek kişiler olarak değil,
kendi belirlediği tipler olarak tasarlamıştır. Bu kişilerin yapıları yazar
tarafından tek taraflı olarak belirlenmiştir. Hepsi de bir görüşün ya da bir
kesimin temsilcisi niteliğindedir.
Felâtun Bey
Yazar tarafından
bilinçli olarak seçilmiş bir isim. Kendini bilgili, kültürlü bir kişi olarak
göstermeye çalışan, ancak gösteriş meraklısı, çalışmayı sevmeyen, eğlence
düşkünü bir tiptir. Babasından kalan mirasa güvenerek eğlence yerlerinde para
harcamayı yabancı uyruklu kadınlarla gününü gün etmeyi marifet sayan bir yapısı
vardır. Batılılaşmayı yanlış anlayan, gösteriş meraklısı aydın kesimi temsil
etmektedir.
Râkım Efendi
Rakım Efendi ismi de
yazar tarafından bilinçli olarak seçilmiş bir isimdir. Rakım yükseklik anlamına
gelir. Rakım Efendi, fakir bir ailede dünyaya gelmiş, küçük yaşta öksüz kalmış
ve çalışmaya başlamış, kendini iyi yetiştirmiş bir tiptir. Yabancı dil bilen,
bilgili, kültürlü, gelenek ve göreneklerine bağlı, çalışkan bir gençtir.
Batılılaşmayı doğru anlamış aydın kesimi temsil eder.
Canan
Romanın anlatıldığı
dönemde cariye adı altında esir kadınlar para karşılığı alınıp satılabiliyordu.
Canan da Rakım Efendi’nin parayla satın aldığı bir cariyedir. Rakım, bu
cariyeyi annesine bakmak için satın alır. İlk önceleri sağlıksız ve bakımsız
bir halde olduğu için pek ilgi duymaz, ancak güzelliği ve zarafeti karşısında
daha fazla dayanamaz ve cariyesiyle evlenir. Canan güzel, çekici, yetenekli ve evine
bağlı bir hanım tiplemesidir.
Josefino
Roman içersinde büyük
bir etkiye ve önemli bir yere sahiptir. Yaşça kendinden küçük olmasına rağmen
Rakım’a özel bir ilgi duyar. Ancak Rakım’ı çok sevmesine rağmen Canan’la daha
mutlu olabileceğini düşündüğü için evlenmelerinde önemli bir rol oynar.
Fedayi
Rakım’ın yetişmesinde
büyük rol oynamış bakıcısıdır. Canan’ın yetişmesinde de önemli rol oynamıştır.
Rakım ile Canan’ı birbirine çok yakıştırdığı için birlikte olmaları için çaba
harcamıştır. Dönemin iyi kalpli, koruyucu, her konuda yardımcı, bakıcı tipine
örnektir.
Can
Rakım’ın özel ders
verdiği İngiliz kızdır. Rakım’dan çok etkilenmiş olan Can, devasız bir derde
düşmüş günden güne erimeye başlamıştır. Ancak Rakım, Canan’a olan sevgisinden
dolayı, Can’ın aşkına karşılık verememiştir.
Margrit
Rakım’ın özel ders
verdiği İngiliz kızlardan Can’ın kardeşidir. Can kadar olmasa da Rakım’dan o da
etkilenmiştir. Hayattan eskisi kadar zevk almayan Margrit’in bu durumunu babası
da fark etmiş ve onu İstanbul’un dışında bir yere göndermiştir.
Polini
Varlıklı erkekleri
sömüren, para ve zevk düşkünü bir kadındır. Felâtun’un kadın arkadaşlarından
biridir. Felatun’la eğlence yerlerinde ve kumar masalarında birlikte olmuş
parası bitince onu terk etmiştir. Kötü kadın tipine örnektir.
Mister ve Misters
Zikras
Bu iki tipleme Rakım
Efendi’nin iyi özelliklerini gösterme ve Felâtun Bey’in kötü yönlerini dile
getirmek için kurgulanmıştır. Yazar, bu karşılaştırmayla ilgili kendi düşüncelerini
çoğu zaman Zikras ailesinin ağzından vermiştir.
Mihriban Hanım
Felatun Bey’in
kardeşidir. Alafranga hayatı seçmiş bir aileden gelmesine rağmen, orta halli
biriyle evlenerek alaturka hayatı seçmiş bir tiptir. Bilgisiz ve narin
yetiştirildiği için evlendikten sonra kocası tarafından eğitime tabi
tutulmuştur. “Kişinin aslına dönmesi” gerektiğini vurgulaması bakımından önemli
bir role sahiptir.
Mekân
Romanın geçtiği şehir
İstanbul’dur. İsim olarak da Beyoğlu, Posta Sokağı, Tophane, Salıpazarı gibi
yerlerin geçtiği görülür. Ayrıca Kâğıthane’deki kır gezintisi dikkat çekicidir.
Romanın geçtiği mekânlar
genellikle Rakım Efendi’nin evi, Mister Ziklas’ın evi, Josefino’nun evidir.
Bunlardan Rakım’ın evi ayrıntılı olarsak tasvir edilir.
Zaman
Romanda, olayların
gerçekleştiği ve kişilerin bulunduğu zaman tam olarak verilmemiş, zamanın
belirlenmesi okuyucuya bırakılmıştır.
Romanın gidişinden
olayların 19. yüzyılın sonlarında geçtiği anlaşılmaktadır. Bu da Osmanlı
Devletini yıkılmaya yüz tuttuğu döneme rastlamaktadır. Bu dönem aynı zamanda
Osmanlının Batılılaşma hareketlerinin başladığı dönemdir. Yazar bu dönemi
anlatırken batılılaşmayı yanlış anlayan aydınlara da bir eleştiri yöneltiyor.
Olaylar kronolojik
sıraya göre verilmesine rağmen, olayların akışı esnasında geçmişten bahseden
hatırlatmalar da görülür.
Romanın teması: Batılılaşma sorunudur.
Yazar, bu temayı
birbirine karşıt iki “tip”i karşılaştırarak vermiştir. Bunlardan biri Batılılaşmayı
yanlış anlayan Felâtun Bey, diğeri ise Batılılaşmayı doğru anlayan Rakım
Efendi’dir.
Romanın Türü
Eser, romantizm
akımının etkisi altında yazılmıştır. İçeriğinde bir tez ve eleştiri
bulunduğu için sosyal roman türüne girer.
Anlatıcının Bakış Açısı
Romanda gözlemci
anlatıcı yazar tekniği kullanılmıştır. Bu tekniğe göre anlatıcı olaylara görgü
tanığı konumundadır. Olaylara belli bir mesafede durur. Yazar romanda bazen
kendini açıkça belli eder. Olayları keserek araya girer. Kendi fikirlerini söyleyerek
okuyucuyu etkilemeye çalışır. Diğer taraftan da anlatıcı hâkim bir konumdadır.
Olayların öncesini ve sonrasını bilir. Okuyucuyu her şeyden haberdar eder.
Romanda yazar, iyi ve
kötünün karşılaştırmasını yapmış, yazarın düşünceleri iyiden yana bir tutumla verilmiştir.
Rakım Efendi övülürken Felâtun Bey yerilmiştir.
Dil ve Anlatım
Eser, Tanzimat dönemi edebiyat anlayışının dil ve anlatım özelliklerini taşımaktadır. Dilde sadeleşmeyi savunan yazar, bu eserini dönemine göre sade, anlaşılır ve akıcı bir dille yazmıştır.
Roman, teknik açıdan çok güçlü bir yapıya sahip değildir. Yazar, romanda tarafsız kalmak yerine kendi duygu ve düşüncelerini belli etmekte, yorumlarda bulunmakta, bazen de ders verici bir kişiliğe bürünmektedir.
Genel
Değerlendirme
Yazar, eserini yazdığı
dönemde, edebiyattan anlamayanların çokluğu sebebiyle halkın geneline hitap
ederek onları aydınlatmaya, onların dertlerine tercüman olmaya çalıştığını belirtir.
O dönemde halkın
anlayabileceği sade bir dilin kullanımı, konu olarak Batılılaşmanın yanlış
anlaşılması, mirasyedilik ve dönemin sosyal yaşamı, yazarın araya girerek
yorumlarda bulunması ve fikirlerini açıkça söylemesi eserin dikkat çeken
özellikleridir.
Tanzimat dönemi romanının özelliklerini, dönemin sosyal ve ekonomik yapısını yansıtması bakımından eser, Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir.