Çoban Çeşmesi Şiir İncelemesi
Deriden derine ırmaklar ağlar,
Gönlünü Şirin’in aşkı sarınca,
Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu,
Leylâ gelin oldu, Mecnun mezarda,
Ne şâir yaş döker, ne âşık ağlar,
Şiirin
Biçim Yönünden İncelenmesi
Nazım
biçimi: koşmadır.
Nazım
birimi: dörtlüktür.
Ölçüsü:
6+5 duraklı, 11’li hece ölçüsüdür.
Uyak
şeması: “abab / cccb / dddb / eeeb / fffb / gggb”
Şiirin
Ahenk Unsurları
Uyak
ve Redifler
---ağlar
---sarınca
---ufuklarınca
---derdi
---gösteren bu
---mezarda
---ağlar
---uzağa çoban çeşmesi
Şiirdeki
Diğer Ahenk Unsurları
Şiirde ahenk; uyak ve
rediflerin dışında, aliterasyon (ş, r, n), asonans (e, a) ve kelime
tekrarlarıyla (derinden derine, uzaktan uzağa, bağdan bağa ) sağlanmıştır.
Ayrıca “çoban çeşmesi” tamlaması şiirde her dörtlüğün sonunda tekrar edilerek
hem ahenk güçlendirilmiş hem de anlam bütünlüğü sağlanmıştır.
Şiirin İçerik Yönünden İncelenmesi
Açıklama
– Yorum
Şair, Anadolu’da ıssız
bir yerde akan çoban çeşmesine bakıyor. Bu çeşmenin pek çok efsaneye tanıklık
ettiğini düşünüyor. Çağıldayan su, adeta
bağlara ve gelip geçen yolculara bir şeyler anlatmaktadır.
Deriden derine ırmaklar ağlar,
Irmakların derinden
derine ağlaması Anadolu insanının dertle, acıyla, sıkıntıyla yüklü olduğunu
ifade eder. Burada yer alan ırmaklar da bağlar da çeşme de Anadolu insanını
simgeler.
Gönlünü Şirin’in aşkı sarınca,
Şair, çoban çeşmesine
bakarak, geçmişte yaşanan ve efsaneleşen aşkları anımsıyor. Çoban çeşmesi de
dile gelmiş adeta bu aşkları anlatıyor.
Şair, ilk olarak Ferhat
ile Şirin’in efsanevi aşkını anımsıyor. Mecnun, aşkı için hayatı pahasına
dağları delerek suyu getirmeyi başarmış, ancak Şirin’e kavuşamamıştır. Şair, belki
de bu çeşmeden akan Mecnun’un dağları delerek getirdiği sudur diye düşünüyor.
O zaman başından aşkındı derdi,
Şair, çoban çeşmesinin
eskiden gürül gürül aktığını, taşı delecek, mermeri oyacak nitelikte olduğunu,
sayısız kişinin susuzluğunu giderdiğini söylüyor. Kaç kişinin dudağı değdi
diyerek pek çok aşığın bu çeşmeden su içtiğini hayal ediyor.
Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu,
Bu dörtlükte şair,
Kerem ile Aslı’nın aşkını anımsatıyor. Aslı, uzaklara gidince Kerem onun
peşinden yollara düşmüş ikisi de bu çeşmeden mutlaka su içmiştir diye
düşünüyor. Belki de Kerem, tek başına aşkını sazıyla dile getirirken, çeşme onu
dinlemiş ve akan suyun sesiyle cevap vermiş, onun derdine ortak olmuştur. Şair,
burada çoban çeşmesini kişileştirerek Anadolu insanının ortak değerlerinden
birini vurguluyor.
Leylâ gelin oldu, Mecnun mezarda,
Bu dizelerde şair bize
Leyla ile mecnunun aşkını anımsatıyor. Artık eski aşkların kalmadığını dile
getiriyor. Şaire göre çoban çeşmesi de o eski efsanevi aşkları aramaktadır.
Şair, aslında bu
dizelerde geçmişe duyduğu özlemi dile getiriyor. Geçmişte yaşanan efsanevi
aşkları, doğal güzellikleri, tüm dert ve sıkıntılarına rağmen Anadolu insanının
doğayla iç içe süren yaşantısını özlüyor.
Ne şâir yaş döker, ne âşık ağlar,
Şairin geçmişe duyduğu
özlem bu dizelerde daha da belirginleşmektedir. Ne şairler yaş dökmekte ne de
âşıklar ağlamaktadır. Hepsi geçmişte kalmıştır. Gerçek aşktan ve âşıklardan
eser kalmamıştır. İnsanlar artık aşka ve geleneklere önem vermemekte gittikçe
maddi bir yapıya bürünmektedir. Çoban çeşmesinin çağıldaması boşunadır, artık
eski sevdalar tarihe karışmıştır.
Şiirin teması: geçmişe duyulan özlemdir. Bu tema çerçevesinde şair, doğayı ve eski efsanevi aşkları da dile getiriyor.
Şiirdeki
Edebi Sanatlar
“Deriden derine ırmaklar ağlar” dizesinde teşhis (kişileştirme)
sanatı vardır. Irmaklara insan özelliği verilmiştir.
“Ey suyun sesinden anlayan bağlar!” dizesinde nida (seslenme) sanatı
ve teşhis sanatı vardır.
“Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi?” dizesinde teşhis sanatı vardır.
“Gönlünü Şirin’in aşkı sarınca” dizesinde teşhis sanatı ve telmih
(eski bir olayı anımsatma) sanatı vardır.
“O hızla dağları Ferhad yarınca” dizesinde telmih sanatı ve mübalağa
sanatı vardır.
“O hızla dağları Ferhad yarınca,
Başlamış akmağa çoban çeşmesi”
dizelerinde hüsn-i talil (çeşmenin akmaya başlaması güzel bir nedene
bağlanıyor) sanatı vardır.
“O zaman başından aşkındı derdi” dizesinde teşhis sanatı vardır.
“Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi” dizesinde istifham (soru sorma)
sanatı, “yanık” kelimesinde mecaz sanatı vardır.
“Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi” dizesinde istifham sanatı vardır.
“Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu,
Kerem’in sazına cevap veren bu”
dizelerinde Kerem ile Aslı’nın aşkını anımsattığı için telmih sanatı vardır.
“Kuruyan gözlere yaş gönderen bu” dizesinde “kuru-yaş” kelimelerinde
tezat sanatı vardır.
“Leylâ gelin oldu, Mecnun mezarda” Leyla ile Mecnun’un aşkını
anımsattığı için telmih sanatı vardır.
“Ateşten kızaran bir gül arar da” dizesinde çoban çeşmesine (arayan)
insan özelliği verilmiştir. Bu nedenle istiare ve teşhis sanatları vardır.
“Beyhûde seslenir” sözünde teşhis sanatı vardır.
Dil ve Anlatım
Şair, Milli Edebiyat akımının temel ilkelerinden biri olan Türkçeyi sadeleştirme anlayışına bağlı kalarak bu şiirinde açık, yalın ve sade bir dil kullanmıştır. Şiirin dili herkesin anlayabileceği, halkın konuştuğu Türkçedir.
Geçmişe duyulan özlemin, efsanevi aşkların ve doğal güzelliklerin akıcı bir dille anlatıldığı şiirde tasvir ve tahlillere de yer verilmiştir.
Genel
Değerlendirme
Faruk Nafiz Çamlıbel,
Anadolu’yu ve Anadolu insanını sıklıkla şiirlerine konu etmiş bir şairdir. Bu
şiirinde de Anadolu’nun değerlerinden biri olan çoban çeşmelerini konu
edinmiştir. Çoban çeşmesinin pek çok yolcunun susuzluğunu giderdiğini, pek çok
aşka tanıklık ettiğini dile getirmiştir.
Şair, Anadolu’nun keşfedilmemiş pek çok güzelliğinin olduğuna dikkat çekerek Anadolu insanına duyarlılıkla yaklaşmıştır. Anadolu’nun kültürel ve sanatsal değerlerini dile getiren şair, öz değerlerimizin unutulmaması gerektiğini şiirin her dörtlüğünde işlemiştir. Şair, Anadolu gerçeğini bir Anadolu sevdası olarak ele almış, insanlarımızın kendi değerlerine yabancılaşması, maddi ve manevi unsurlarının farkında olmayışına dikkat çekmiştir.