Himmet Çocuk Öykü İncelemesi
Himmet Çocuk
hikâyesinde yazar, idealize ettiği çocukları, Kurtuluş Savaşı’ndan henüz çıkmış
olan Anadolu’dan seçmiştir.
İstanbul’dan Anadolu’ya
durum tespiti hikâyede geçtiği şekliyle “düşmanın
benzeri olmayan zulümlerinin külleri ve facia sahnesi üstünde inceleme yapmak”
için giden komisyonda Onbaşı Halide’nin görevi düşmanın zulüm raporlarını
hazırlamaktır. Rapor tutmak için resmi bir görevle Anadolu’da bulunan Halide
Edip, rapora ek olarak bir de gördüklerini hikâyeleştirme ihtiyacı duymuştur.
Hikâyesine anlatıcı
olarak Anadolu halkının savaş sonrası durumunu doğrudan gören, onlara sorular
sorup notlar tutan Halide’yi seçmesi; gerçekleri aktardığının altını çizmek ve gerçekçi
bir hikâye oluşturma isteğinden kaynaklanır. Yazar, gerçeğin kendi kendine
yettiği bir hikâye yazmak amacıyla bu yola başvurmuştur.
Anadolu’yu ve Anadolu
insanını, raporu dolayısıyla söyleştiği insanlar üzerinden aktararak, yaptığı
yolculuğun özellikle de mekâna dair ayrıntılarını fotoğraf çeker gibi
anlatarak, orada bulunmuş olmanın verdiği güçle hikâyesini daha gerçekçi hale
getirir.
Yazarın gerçekleri
olduğu gibi aktarma çabası en çok karşılıklı konuşmalarda görülür. Karşılıklı
konuşmaların yanında, orada bulunduğunu kanıtlamak için yazar mekânı da
fotoğraflaştırır. Anadolu coğrafyasını ayrıntılı bir biçimde okurun zihninde
canlandırır.
Anlatıcı Onbaşı Halide,
Anadolu’nun en az düşmanla mücadele kadar zorlu bir mücadeleye gebe
coğrafyasına ek olarak hikâyeye adını veren Himmet çocuğu da odağına alır. Halide,
Uşak’ta “ensiz yanağının derileri
büzülmüş, çene iskeleti olduğu gibi seçilebilen, küçük kuru yüzünde acımayı,
güçsüzlüğü kabul etmeyen bir olgunluk barındıran” Himmet’le tanışmıştır. On
yaşındaki Himmet henüz yedi yaşındayken ihtiyar bir nine, genç bir kız kardeş,
bir çift de öküzle anasız babasız kalmış, tarla sürerek ailesinden geride
kalanları geçindirmiştir. Himmet bir gün yakalandığı düşmanlardan onların kendi
aralarında girdiği bir iddia sayesinde kurtulmuştur.
Savaşın bir çocuğu
eğlence olsun diye öldürme konusu haline getiren, insani duyguları yok eden
korkunç yüzünü gören Himmet, anlatıcının gözünde bunların etkisi altında
kalmayan bir kahramandır. Himmet çocuk, içinde bulunduğu durumdan şikâyetçi
değildir. Hayatta kalma mücadelesine yılmadan devam eder. Onda yetişkinlerin
ümitsizliğinden eser yoktur.
Himmet çocuk, tek
değildir. Onbaşı Halide, Burdur yolunda ihtiyar halasına bakmak için hayat
mücadelesine atılmış bir başka on-on iki yaşlarında küçük bir çocuğa rastlar.
Maruz kaldıkları zulme, çektikleri acıya rağmen yürekleri bir devin kalbi gibi
sağlam olan bu çocuklardan oldukça etkilendiğini kaydeder.
Çocukların fiziksel
görünüşlerini birer fotoğraf gibi okurun zihninde canlandıran, dönemin yaşayan
tanıklarını karakterleştirerek onlara söz hakkı veren Halide Edip, çocuk
karakterler üzerinden idealize edilmiş bir gerçekliğe ulaşır.
Hikâyedeki olay örgüsü:
Heyet’in Elvanlar’da yanlarına ihtiyar bir kılavuz alması. İstanbul’dan gelen
gazetecilerin Yunan ordularının yaptıklarını incelemek için İney’e gelmeleri.
Halide Onbaşıyla karşılaşma. Peksimetlerin dağıtılması. Himmet çocuğun ortaya
çıkışı, kendini anlatması şeklinde gelişiyor ve anlatıcının Himmet çocuk
hakkındaki görüşleriyle sona eriyor.
Gazeteciler, hikâyenin
başında ilk ortaya çıkan karakterlerdir. Anadolu’ya savaş sonrası durumu analiz
edip haber yapmak için gelmişlerdir.
Halide Onbaşı, olayların
dışında değildir. Bizzat göreviyle birlikte hikâyenin içindedir.
Himmet çocuk, on üç
yaşındadır. Daha yedi yaşında anasız babasız, ihtiyar bir nine ve bir kız
kardeşle kalmıştır. Hayatına devam edebilmek için sürekli mücadele eden bir
karakterdir. Himmet çocuğun kişiliğinde, Anadolu insanının mücadele gücü
verilmeye çalışılmıştır.
Hikâyenin anlatım tarzı
şiirsel, yalın ve akıcıdır. Bazı Arapça ve Farsça kelimelere rastlansa da hikâye
herkesin anlayabileceği bir dilde yazılmıştır. Yazar hikâyenin gerçekliğini
vurgulamak için kendini de hikâyenin içinde göstermiştir. Yazarın betimleme
yaparken anlattığı yerler adeta zihnimizde canlanıyor, aynı zamanda anlatıcının
duygu ve düşüncelerini de yansıtıyor.
Hikâyenin anlatıldığı
zaman, Anadolu’nun Kurtuluş Savaşı’ndan hemen sonraki dönemini yansıtıyor.