Git Bahar Şiir İncelemesi
Çekil, bu gölgeli yolda gezinme,
Mabettir
orası, meyhane değil.
Ziyalar, kokular, sesler, çiçekler…
Gerçekten
güzelsin efsane değil.
Altınlı başında papatya niçin?
Kalbime
girme, o, kâşâne değil.
Git bahar, git bahar… Uzaklarda
gül,
Gördüklerin
kandil… Peymane değil!
Halide Nusret Zorlutuna
Şiirin
Biçim Yönünden İncelenmesi
Nazım
birimi: Şiir dörtlük ve tek dize biçiminde dört bölümden
oluşmaktadır.
Uyak
şeması: “abab c / dede c / fgfg c / hıhı c” biçimindedir.
Ölçüsü:
11’li
hece ölçüsüdür.
Şiirin
Ahenk Unsurları (Uyak ve Redifler)
a---gezinme
c---meyhane değil
d---çiçekler
c--- efsane değil
f---niçin
c---kâşâne değil
h---gül
c---peymane değil “değil”
redif; “ane” zengin uyak
Şiirin
teması: işgal altındaki vatandır. İlk bakışta bir bahar
tasviri yapıldığı görülür. Şair, baharla duyguları arasında bir bağ kurar,
ancak şair mutlu değil hüzünlüdür. Çünkü vatan işgal altındadır.
Şiirin İçerik Yönünden İncelenmesi
Açıklama – Yorum
Osmanlı devletinin 30 Ekim
1918 tarihinde Mondros Mütarekesini imzalamasıyla vatan toprakları düşman askerleri
tarafından işgal edilir. Şair, yurdun işgalinden duyduğu hüzünle, bahar
mevsimini sevinç ve neşe içinde değil matemle karşılar.
Çekil, bu gölgeli yolda gezinme,
Mabettir
orası, meyhane değil.
Şair, kendisini Türk
milletinin sesi, yüreği ve vicdanı olarak görüyor. Onun ifadeleri milletin
hissettiklerinin birer yansıması gibidir. Mütareke sonrası Türk milletinin taşıdığı
ruh hali şiirde somut bir hal alıyor. Baharın getirdiği mutluluk duygusunu yok
eden, vatanın düşman işgaline uğramasıdır. Bahar gelmiş, çiçekler açmış, doğa
güzelliklerle süslenmiştir. Doğadaki tüm canlılar bu mevsimi neşe içinde
karşılamaktadır. Ancak Türk milleti, baharı neşe içinde karşılayamamıştır. Şair,
gönlünü baharın getirdiği bütün duygulara kapatmıştır. Çünkü yurdu işgal
altındadır ve orası tıpkı mabet gibi kutsal bir yerdir. Mabedin sahipleri
gaflet uykusundan uyanmış, yas tutmaktadır.
Ziyalar, kokular, sesler, çiçekler…
Gerçekten
güzelsin efsane değil
Şair, bu dizelerde
baharı tasvir ediyor. Işıklar, güzel kokular, sesler, çiçekler, bülbüller,
güller ve doğanın canlanışı hep baharın müjdecisidir. Şair, bahar gerçeğini
kabul ediyor, ancak işgal altında olan bir millet için bu güzelliklerin ve
coşkunun bir önemi yoktur. Şaire göre bahar, ancak hürriyet ve bağımsızlıkla
bir anlam kazanır.
Altınlı başında papatya niçin?
Kalbime
girme, o, kâşâne değil.
Şair, yurdun işgaliyle
kalbinin kırık ve başka sevgilere kapalı olduğunu söylüyor. Çünkü gönlünde
vatan ve millet aşkı vardır. Kalbini başka sevgi ve duygulara açabilmesi için
yurdu üzerindeki esaretin kalkması gerekmektedir.
Git bahar, git bahar… Uzaklarda
gül,
Gördüklerin
kandil… Peymane değil!
Şair, yas tutan
milletin, bir bireyi olarak kendini bahar sarhoşluğuna kaptırmaz. Milletin
istikbali için uyanık olmak zorundadır. Bu nedenle baharı sevinç ve mutlulukla
karşılamaz. Milletinin derdiyle dertlenmekte, duygu ve düşüncelerini dile
getirmekte, esaret karşısında onların sesi olmaktadır. Türkün yapısına, onuruna
ve yaşam biçimine aykırı bu durum, bu esaret son bulmadıkça Türk ulusu için
bahar gelmeyecektir.
Dil
ve Anlatım
Şiirde dil sade; anlatım açık, yalın ve akıcıdır. Şiirlerinde bireysel duygulara, sosyal yaşama, hayatın acı ve sıkıntılı yanlarına yer veren şairin anlatımında ruhunun derinliklerinden gelen bir lirizm görülür.
Şiirde geçen “sarhoş,
mabet, mihrap, meyhane” kelimeleriyle şair, esareti somutlaştırmayı hedefliyor.
Bu kavramlar arasındaki tezatlık bahar ile esaret arasındaki çelişkinin şiire
yansımasıdır. Şiirdeki “gül, kalp, kâşane, peymane” arasında örtük bir ilişki
söz konusudur. Bu kelimelerle şairin ruh hali ve yansımaları adeta resmedilmiştir.
Şiirde işlenen tema ile
kullanılan hayal unsurları arasında bir paralellik vardır. Şiir bir dönemi ve o
dönemde yaşanan duygu ve düşünceleri yansıtmaktadır.
Genel Değerlendirme
Halide Nusret, Kurtuluş Savaşının etkisi ve heyecanıyla Milli Edebiyat akımına katıldı. İstanbul’un işgali üzerine kaleme aldığı “Git Bahar” adlı şiiri ile edebiyat alanında adını duyurmayı başardı. Bu şiir o günlerin heyecanı içersinde oldukça ses getirdi.
Şiir, bir dönemi ve o dönemde yaşanan duygu ve düşünceleri yansıtması bakımından Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir.