Kaygusuz Abdal Nefes İncelemesi
Bana derler ki şeyâtîn
Sofî-i sâlûs nedendür
İnsân-ı kâmil ki dirler
O şâh-ı hüsnün ışkuna
Şiirin
Biçim Yönünden İncelenmesi
Nazım
biçimi: nefestir. Nefesler, dini tasavvufi halk edebiyatı
ürünlerindendir. Bektaşi şairlerince yazılan nefesler, törenlerde saz eşliğinde
makamla okunurdu. Şiirlerin “nefes” olarak adlandırılma nedeni içsel duyguların
konu edilmesindendir.
Nazım
birimi: dörtlüktür.
Ölçüsü:
8’li
hece ölçüsüdür.
Uyak
şeması: Şiirin belli bir uyak düzeni yoktur. Dörtlüklerin
son dizeleri birbiriyle uyaklıdır.
Şiirin Ahenk Unsurları
Uyak ve Redifler
--- cân bilmezem
Şiirdeki
Diğer Ahenk Unsurları
Şiirin genelinde “n, m,
r” ünsüzleriyle aliterasyon; “a, e” ünlüleriyle asonans yapılmıştır.
Şiirin İçerik Yönünden İncelenmesi
Açıklama – Yorum
Kaygusuz Abdal, şiirini
tasavvuf düşüncesine göre yazmıştır. Bu nedenle şiiri bu doğrultuda anlamak ve
yorumlamak gerekir. Aynı zamanda şiirde ikiyüzlü sofulara karşı ince bir
eleştiri de söz konusudur.
Dost senün yüzünden özge
Tasavvufa göre
yaşadığımız dünyada gerçek güzelliği ve gerçek mutluluğu bulmamız mümkün
değildir. İnsan, yapısında “iyilik, güzellik, varlık” öğelerinin yanında
“kötülük, çirkinlik ve yokluk” öğelerini de barındırır. Bu nedenle şair, gerçek
ve tek “dost” olarak Allah’ı görüyor. Şair, Pîrin güzelliğini de sevdiğini
bunun dışındaki şeylerin boş ve geçici olduğunu söylüyor. Buradaki “Pirin
güzelliği” manevi güzellik anlamındadır. Şaire göre tek gerçek “Allah Aşkı”dır.
Şair kendini Allah’a o kadar yakın görüyor ki ona ”dost” diye hitap ediyor.
Bana derler ki şeyâtîn
Şairi anlamayan sofular
onu “şeytan” diyor, ancak şaire göre gerçek şeytan bu ikiyüzlü sofulardır.
Çünkü onlar ibadeti aşk için değil çıkar için yapıyorlar. Yaptıkları ibadet
karşılığında cennete gidip güzel zaman geçireceklerine inanıyorlar. Oysaki şairdeki
Allah aşkı çıkarsız ve karşılıksızdır.
Sofî-i sâlûs nedendür
Sofilerin ikiyüzlü oluş
nedeni gerçek güzelliği inkâr etmelerindendir. İnsanın başına ne bela gelirse
gelsin Allah’tan değil, ikiyüzlü sofulardan gelir. Zira sofular iyiliğin de
kötülüğün de Allah’tan geldiğini söyler.
İnsân-ı kâmil ki dirler
Şair bu dörtlükte
“insan-ı kâmil” (olgun insan, ermiş) terimine vurgu yapıyor. Tasavvufta
“insan-ı kâmil” Allah’a ulaşabilen olgun insanlara denir. Şair, Hz. Muhammed
(Mustafa) ve Hz. Ali (Murtaza) dışında insan-ı kâmil tanımadığını söylüyor.
O şâh-ı hüsnün ışkuna
Şair, şeyhinin
güzelliği karşısında (bu manevi bir güzelliktir) kendinden geçmiştir. Şair, bu
dörtlükte cübbe ve kaftanı mecaz anlamda kullanıyor. Genelde cübbeyi hocalar,
kaftanı da zengin kişiler giyer. Şair, kendisi için hocalığın da zenginliğin de
bir anlam taşımadığını ifade ediyor. Onun için önemli tek şey Allah aşkıdır. Bu
dörtlükte hocalara ve zenginlere yani dünya malına değer verenlere ince bir
eleştiri vardır.
Şiirin teması: Allah aşkıdır. Şair bu tema çerçevesinde Hz. Muhammed ve Hz. Ali’yi övmekte, ikiyüzlü sofuları yermektedir.
Şiirdeki Söz Sanatlar
“Bana derler ki şeyâtîn” dizesindeki “şeyatin” sözünde “benzetme sanatı” var.
“O şâh-ı hüsnün ışkuna” dizesinde “şah, hüsn, ışk” kelimeleri birbiriyle
ilgili olduğu için “tenasüp sanatı” var.
“Senün yolını azdırur” dizesinde geçen “yol” kelimesinde “mecaz sanatı” var.
“Bilmezem” sözünde “tecahül-i arif” sanatı var.
Dil
ve Anlatım
Tasavvuf düşüncesine
uygun bir biçimde yazılmış şiirin anlatımında ince bir alay ve ince bir
eleştiri sezilir. Şairin, temiz bir dili; kıvrak, nükteli, özgün bir söyleyişi
vardır. Şiirde 14.yüzyıl Türkçesinin özellikleri görülür.
Şiirde bazı tasavvufi
kavramlar (dost, insan-ı kâmil) kullanılmış, bazı kelimeler de (şeyatin, cübbe,
kaftan) gerçek anlamının dışında kullanılmıştır. Bu da şiire görünen anlamının
dışında derin anlamlar kazandırmıştır.
Şair
Hakkında - Kaygusuz Abdal
Kaygusuz Abdal’ın asıl
adı Alâeddin Gaybi’dir. Padişah II. Murat döneminde 1341-1444 yılları arasında
yaşadığı, babasının Alaiye (Alanya) Beyi Hüsameddin Mahmud olduğu söylenir.
Kaygusuz Abdal’ın
hayatı hakkındaki bilgilerin çoğu Bektaşi menkıbelerine dayanır. Menkıbelere
göre Gaybi, Abdal Musa’ya ait tekkede yetişmiştir. Kaygusuz Abdal, kırk yıl
Abdal Musa’nın tekkesinde hizmet etmiş, Rumeli’yi dolaşmış, Edirne, Filibe ve
Manastır’da bulunmuştur. Daha sonra Hacca gitmiş, Mısır’da kurduğu tekkeye şeyh
olmuştur. Yine menkıbelere göre Mısır’da ölmüş ve bir mağaraya gömülmüştür.
Kaygusuz Abdal’ın
hayatı, doğum ve ölüm yılları hakkında belgelere dayalı kesin bilgiler yoktur.
Eserlerinden 15.yüzyılda yaşadığı, Anadolu ve Rumeli’nde pek çok yeri gezmiş
olduğu, iyi bir öğrenim gördüğü anlaşılmaktadır.
Kaygusuz Abdal,
Bektaşiler arasında çok saygı görmüş bir ozandır. Şiirlerinden anlaşıldığına
göre tasavvufu bütün ayrıntılarıyla öğrenmiş, İslam dini konusunda geniş bilgiler
edinmiştir. Yunus Emre’nin açtığı yolda yürümüş; hem aruz, hem de hece ölçüsüyle
şiirler yazmıştır. Tasavvuf felsefesine dayanan şiirlerinde ince bir alay
görülür. Yobazlığı ve ikiyüzlü sofuluğu eleştirir.
Kaygusuz Abdal’ın hem
tasavvufla ilgili hem de halk şiirinin genel konularıyla ilgili şiirleri
vardır. Tasavvuf i şiirlerinin yanında tekerlemeler ve şathiyeler de yazmıştır.
Şiirlerinde temiz bir dil, kıvrak ve özgün bir söyleyiş vardır.
Eserleri
Divân, Gülistân, Gevhernâme, Minbernâme, Budalanâme,Kitab-ı Miğlâte, Vücûdnâme, Saraynâme, Dil-güşâ, Mesnevi-i Baba Kaygusuz, Risâle-i Kaygusuz Abdal (tercüme)