Bingöl Çobanları Şiiri İncelemesi
Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski
yeni,
Anam bir yaz gecesi doğurmuş beni
burada;
… Nasıl yaşadığından, ne içip
yediğinden,
Kemalettin Kâmi Kamu
Şiirin
Biçim Yönünden İncelenmesi
Nazım
biçimi: serbest nazımdır
Nazım
birimi: benttir (dört bent)
Ölçüsü:
14’lü hece ölçüsüdür (2 dize 7’lik)
Uyak
şeması: “1.bent: aa bb cc dd / 2.bent: ee ff gg / 3.bent: hı
hı ii jj kk ll mm 4.bent: nn oo öö pp”
Şiirin
Ahenk Unsurları
Uyak
ve Redifler
---çocuğuyum
Şiirdeki
Diğer Ahenk Unsurları
Şiirde ahenk; uyak ve
rediflerin dışında, aliterasyon (y, r, s), asonans (e, i, a) ve kelime
tekrarlarıyla (uzun uzun, bu … bu …, …yok
… yok, bir… bir…, ne … ne…) sağlanmıştır. Ayrıca “çoban” kelimesi altı defa tekrar edilerek hem ahenk güçlendirilmiş
hem de anlam bütünlüğü sağlanmıştır.
Şiirin İçerik Yönünden İncelenmesi
Açıklama
– Yorum
Kemalettin Kamu,
“Bingöl Çobanları” şiirinde Anadolu insanının yaşantısından bir kesit sunuyor.
Kendisi de Anadolu’da yetişmiş bir köylü çocuğudur. Gençliği Anadolu’nun
dağlarında ve kırlarında geçmiştir. Bu nedenle şair, kendini Bingöl çobanlarına
yakın görüyor.
Daha deniz görmemiş bir çoban
çocuğuyum,
Şair, bu bölümde Bingöl
yaylalarında tanıdığı bir çobanın duygu ve düşüncelerini dile getirmeye
çalışıyor.
Çoban henüz deniz
görmemiştir. Soyu eskiden beri bu dağlara tanıdıktır, buraların bekçisi
gibidir. Her gün tenha derelerde, vahşi kayalarda sürü peşinde koşmaktadır. Yaşantısının
büyük bir kısmı kırlarda geçmektedirler, doğayla iç içedir. Dağlar, tenha
dereler, vahşi kayalar onların vatanıdır. Onlar sürülerini burada otlatır,
testilerini buradan doldururlar.
Bu bölümde şair, bir
halk deyişi olan “ebenced” kelimesini
kullanıyor. “Ebenced” kelimesinin anlamı nesilden nesile, babadan oğula ya da
eskiden beri anlamlarına gelmektedir.
Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski
yeni,
Şiirde, çobanın
çevresiyle ve doğayla kurmuş olduğu çeşitli ilişkiler anlatılmıştır. Okuma
yazma bilmezler. Onlar için eski ve yeni diye bir şey yoktur. Takvimleri
doğadır. Zamanı doğadaki hareketlerden anlarlar. Yılların geçişini kuzulardan
anlarlar. İsteklerini gerçekleştirme gibi bir imkâna sahip değillerdir. İçleri
özlemle doludur. Önlerinde bir sürü, yanlarında bir köpekle dolaşıp dururlar.
Her adım acı bir hatırayı uyandırır.
Anam bir yaz gecesi doğurmuş beni
burada;
Çoban, anılarını ve
acılarını dile getiriyor. Anası onu hastanede değil doğanın içinde doğurmuş,
babası çamlıkta ölmüştür. Kuzusunu karşıki bayırda kurda kaptırmış, sevgilisi
başka bir köye gelin gitmiştir. Burada kuzunun kurda kaptırılmasıyla, sunam
dediği sevgilisinin aynı gün gelin gitmesi arasında bir ilişki vardır. Kurdun
kuzuyu kapması gibi Suna’sını da başka biri kapmıştır. Çoban için doğadaki her
şeyin bir anlamı vardır.
Gün biter, sürü yatar ve sararan
bir ayla
Bingöl çobanının nasıl
ki attığı her adımda acı bir anısı uyanıyorsa, gün bitip sürü yatınca da acı
dolu anıları kavalında dile geliyor. Çoban yaptığı işten dolayı kendisinin başkaları
tarafından küçümsendiğini düşünmektedir. Bunu “çoban parçasısın” ve “daima
eğeceksin başkalarına boyun” dizelerinden anlıyoruz. Şehir hayatı onlar
için çok uzaktır, hayallerine bile giremez. Onların gerçeği; batan güneşe karşı
uçan kuşlar ve yoldan geçen kervanlardır.
… Nasıl yaşadığından, ne içip
yediğinden,
Bingöl çobanı nasıl
yaşadığını uzun uzun anlatır. Ancak anlattıkları sadece kendi hayatı değil
bütün çobanların hayat tarzıdır.
Şair, son dizelerde çobanın anlattıklarından kendi duygu ve düşüncelerine geçer. Onların yaşantısına; doğayla iç içe oldukları için imrenmiş, yaşadıkları zorluklardan dolayı da üzüntü duymuştur. Onların dertlerini, duygularını, düşüncelerini, anılarını dinlemiş, onları daha iyi anlamış ve onlara saygıyla karışık bir sevgi duymuştur.
Şiirin teması: çobanlık ve kır yaşamıdır.
Şiirdeki
Edebi Sanatlar
“Bekçileri gibiyiz ebenced buraların” dizesinde teşbih (benzetme) sanatı vardır. Çoban, kendilerini bekçilere
benzetiyor.
“Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların
“Kuzular bize söyler yılların geçtiğini.
Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek”
“kuzular” kelimesinde teşhis ve (kapalı) istiare sanatı vardır. Kuzular insana benzetilmiş ve insani bir
özellik (söyler) verilmiştir. “Arzu” kelimesi yıldızlara benzetilerek
teşhis sanatı yapılmıştır. Ayrıca bu söz abartılı olduğu için mübalağa sanatı vardır.
“‘Suna’mın başka köye gelin gittiği akşam” dizesinde “Suna” kelimesinde (açık) istiare vardır.
“Kuru bir yaprak gibi kalbini eline al,
“Mademki kara bahtın adını koydu çoban!” dizesinde teşhis ve (kapalı) istiare sanatları vardır.
“Şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun” dizesinde mecaz-ı mürsel (ad aktarması) vardır.
Şehrin uğultusundan usanan ruh değil kişinin kendisidir.
“Gönlümü
yayla yaptım Bingöl çobanlarına” dizesinde şair, gönlünü yaylaya benzeterek
teşbih sanatı yapmıştır.
Dil ve Anlatım
Şiir; sade, açık, yalın ve içten bir dille yazılmıştır.
Şiirin ilk bölümünde anlatıcı çobandır. Çoban, duygu ve düşüncelerini kendi yöresel ağzıyla değil şairin anlatımıyla dile getirmiştir. Yöresel söyleyiş olarak bir tek “ebenced” kelimesi görülür. Ancak son bölümde konuşan kişi yani anlatıcı şairin kendisidir.
Şiir, pastoral
özellikler taşımaktadır, ancak lirik bir söyleyişi vardır. Anadolu’daki kır ve
çoban yaşamını anlatan şiir, kaynağını halk edebiyatından alan, milli zevk ve
anlayışı yansıtan bir niteliğe sahiptir.
Genel Değerlendirme
Kemalettin Kamu, şiirinde dağlara, taşlara, derelere kişilik vererek adeta onları canlandırır. Bingöl Çobanları Türk edebiyatında kır ve çoban yaşamını anlatan en iyi şiirlerden biridir.