Sevgili Arsız Ölüm Roman İncelemesi
Latife Tekin’in kendi
yaşamından yola çıkarak yazdığı “Sevgili Arsız Ölüm” adlı roman yazarı ilk
eseridir. Romanın yayın tarihi 1983’tür. Eserde Anadolu köy yaşamı ve şehre göç
eden ailelerin yaşadığı zorluklar masalsı bir dille anlatılmaktadır.
Romanın
Özeti
Alacüvek köyünde
yaşayan Huvat, arada bir köyüne gidip gelmekle birlikte aslında şehirde
çalışmaktadır. Huvat, köye her gelişinde yeni bir şeyler getirir. Bir gün köye
mavi bir otobüsle gelir. İlk defa böyle bir araç gören köylüler, onu önce yadırgar
ancak zamanla alışırlar. Bir süre sonra Huvat, köye Atiye isimli bir kadınla
gelir. Köyün kadınları Atiye’nin sürekli baygınlık geçirmesinden rahatsız olup
onu dışlarlar. Sonradan onun rahatsızlığının hamilelikten kaynaklandığını
anlayıp onunla ilgilenmeye başlarlar. Bebeğe Nuğber adı verilir. Atiye,
köylülerin de yardımıyla köy yaşamına kısa sürede uyum sağlar. Huvat’ın
şehirden getirdiği dikiş makinesiyle dikiş diker. Çerçi’ye şırınga getirtip
köylünün iğnelerini yapmaya başlar. Atiye ile Huvat’ın Halit, Seyit, Mahmut
adında üç oğlu ve Dirmit adında bir kızları daha olur.
Huvat, uzun zamandır
köye, köylülerin ilgisini çekebilecek bir yenilik getirmemiştir. Bir gün köyün
adının değiştirilmesiyle ilgili ortaya bir fikir atar. Ona göre köyün ismi
“Atom” olmalıdır. Ancak köylüler bu ismi beğenmez. Uzun süren tartışmalardan
sonra köyün yeni adı “Akçalı” olur.
Huvat, köyde yaşayan
gençlerden bazılarını çalışmaları için şehre götürür. Şehirde iş bulan gençler
köye bir daha geri dönmez. Halit ve Seyit büyüyünce babalarına destek olmak ve
çalışmak için birlikte şehre giderler. Bu sıralarda büyük oğul Halit, Atiye’nin
doğduğu bölgeden gelip komşu köylerden birine yerleşen Sose ve Rızgo’nun
kızları Zekiye ile evlenir.
Köyün okuluna yeni bir
öğretmen gelir. Küçük kız Dirmit okula gitmeye başlar. Öğretmen kısa bir süre
sonra köyden ayrılır. Öğretmenini çok seven Dirmit, uzun zaman onun dönmesini
bekler. Halit’in evlenmesinin ardından Seyit, annesine uzun zamandır sevdiği
Elmas ile evlenmek istediğini söyler. Elmas da Seyit’i sevmektedir ama
kavuşmaları mümkün olmaz. Bu nedenle Dirmit çok üzülür ve içine kapanır.
Huvat, oğullarıyla
birlikte şehirde zor koşullar altında yaşamaktadır. Dirmit de köyde mutlu
değildir. Bu nedenlerden dolayı Huvat, köydeki mallarını satıp Atiye ve diğer
çocuklarını da alarak şehre göç eder. Aile, Akçalı köylülerinin bir arada
yaşadığı mahalleye taşınır. Şehre taşındıkları yıl, kışın sert geçmesi nedeniyle
Huvat ve oğulları doğru düzgün iş yapamazlar. Parasızlıktan dolayı önce Zekiye
ve Nuğber’in bileziklerini, ardından evin bazı eşyalarını satarlar. Evin bütün
yükü tesisat işinde çalışan Seyit’in üzerine kalır.
Ekonomik zorluklar,
aile içinde huzursuzluklar çıkmasına neden olur. Bununla birlikte aile
bireyleri pek çok olumsuz durumla karşılaşır. Mahmut berberlik, terzilik,
kalorifercilik gibi değişik işlerde çıraklık yapar. Tesisat işinde çalışan
Seyit’in hastalanıp işten ayrılmasıyla aile, tek odalı ucuz bir eve taşınmak
zorunda kalır. Nuğber, ailesinin geçimine destek olmak için bir terzi yanında
çalışmaya başlar. Bu arada Zekiye doğum yapar ve bebeğine Seyit adını verir.
Halil askere gider. Zekiye, evin geçimine katkıda bulunmak için evde halı
dokumaya başlar. Seyit iyileştikten sonra yeni alet ve malzemeler alarak
tesisat işine devam eder. Ancak rekabetin getirdiği olumsuz koşullar Seyit’in
işine devam etmesini engeller.
Huvat, bütün zamanını
denizi seyrederek geçirir. Bazen gençlerle futbol oynar. Sürekli bir işte
çalışmayan Mahmut, gitar çalmaya başlar. Halit, Mahmut’un gitar çalmasından
hoşlanmaz. Baskılar sonucu Mahmut gitar çalmayı bırakır.
Geniş hayal gücü,
duyarlı ve duygusal kişiliğiyle yaşıtlarından farklı bir çocuk olan Dirmit,
okulda başarılı bir öğrencidir. Şiir yazmak, yaşama şiirsel bir gözle bakmak Dirmit
için çok önemlidir. Dirmit’in şiirle ilgilenmesi annesinin hoşuna gitmez. Annesinin
eleştirilerine rağmen gizli gizli şiir yazmaya devam eder.
Nuğber, şehirli bir
gençle evlenir. Seyit, askere gider. Mahmut, teknik kaplama işine girer, bu
işte iyi bir usta olur ve evin geçimini karşılamaya başlar. Diğer taraftan da
gitar çalmaya devam eder.
Atiye, kalbinden ve
karaciğerinden rahatsızdır. Rahatsızlığı ileri düzeydedir. Kendisinin ölümünden
sonra çocuklarına neler olacağı konusunda endişe duymaktadır. Huvat ise artık
köye dönmeyi, tek odalı da olsa bir ev yapıp orada yaşamayı düşünür.
Sokaklara, denize,
gökyüzüne, yaşama tutkuyla bağlı olan Dirmit, kendisini şiir yoluyla ifade
etmektedir. Aile bireylerinden uzaklaşmasına neden olan bu uğraş, evdekilerin
tepkisini çeker. Dirmit’in şiir yazması yasaklanır. Bunu üzerine aileye hitaben
uzun bir mektup yazar. Mektubun bazı sayfalarının şehir üstünde uçuştuğunu
Halit’ten duyan Atiye, o gün yatağa düşer ve bir süre sonra ölür.
Romandaki Kişiler
Karakter öğesine yer verilmeyen romanda, kişilerin ruhsal açıdan çözümlenmesine gidilmez, daha çok onların davranışları öne çıkarılır. Pek çok durum karşısında ortak davranış sergilen bazı kişilerin sıklıkla eğilim değiştirmeleri ve çocuksu davranışları dikkat çeker.
Huvat
Aktaş: Alacüvek köyünde yaşayıp sık sık şehre çalışmaya
gider. Köye her gelişinde yeni bir şey getirir.
Atiye:
Huvat Aktaş’ın karısıdır.
Nuğber:
Huvat Aktaş ve Atiye’nin ilk kız çocuklarıdır.
Halit:
Aktaş ailesinin en büyük oğulları.
Seyit:
Aktaş ailesinin ortanca oğulları.
Mahmut:
Aktaş ailesinin küçük oğulları.
Dirmit:
Aktaş ailesinin en küçük kızı. Yaşama tutkuyla bağlı olan Dirmit, kendisini
şiir yoluyla ifade etmektedir. Duygusal ve içine kapanık bir yapıya sahiptir.
Sose
ve Rızgo: Komşu köyde yaşarlar. Halit’in
evlendiği Zekiye’nin anne ve babasıdır.
Zekiye:
Halit’le evlidir. Evin geçimine katkıda bulunmak için halı dokur.
Gigili
Topal Ayvaz: Halı ticaretiyle uğraşır.
Köylüler: Alacüvek köyünde yaşayan bu insanlar, bazı yenilikler karşısında ortak tepki gösterirler. Asıl rengini hurafelerden alan inançlarıyla ilgili herhangi bir tereddüt yaşamazlar.
Mekân
Alacüvek köyü ve göç
edilen kenttir. Ancak her iki mekân da özellikleriyle belirginleşmez ve bir
anlaşılmazlık söz konusudur. Dağlar, tepeler, komşu köyler, kahveler, deniz,
sokaklar, okullar olmasına rağmen dünyanın herhangi bir yerindeki mekânlardan
farklı değildir. Köyün ve göç edilen şehrin herhangi bir köy ya da kentten
farkı yok gibidir. Bu durum yazarın kendi içsel durumundan kaynaklanmaktadır.
Zaman
Romanda belirgin bir
zaman yoktur. Zaman köylülerin yaşam biçimiyle uyumlu olarak günlerin, ayların,
mevsimlerin geçişiyle ifade edilir. Bunun yanında romanda zamanla ilgili; gün,
ay, hafta, sabah, akşam gibi ifadeler de yer alır.
Romanın Konusu
Köyden kente göç eden bir ailenin yaşadığı zorluklar ve geçirdiği değişimlerdir.
Dil
ve Anlatım
Yazarın yaşamından
izler taşıdığı bilinen roman, halk edebiyatının anlatım tarzından yola
çıkılarak yeni bir biçimde yazılmıştır. Roman baştan sona “bilinen geçmiş
zaman” kipiyle ilerler. Yazarın kullandığı dil, aile ortamında konuşulan
dildir.
Postmodern anlayışla
yazılan romanda; köyden kente göç, aile içi çatışmalar, bir ailenin çözülüşü
gibi gerçekler farklı bir bakış açısıyla anlatılmaktadır. Olaylar parça parça
ve birbirinden kopuk biçimde sıralanmıştır. Bunda amaç okuru metnin içine
çekme, metnin bir parçası haline getirmektir.
Mizah, romanda dikkat
çeken önemli özelliklerden biridir. Bir durumu abartarak gülünç hale getirmek, saçma
durumlar yaratarak eğlendirmek metnin mizahi yönünü gösteren unsurlardan
birkaçıdır.
Romanda zaman, mekân,
olay örgüsü, karakter gibi temel öğeleri halk edebiyatına özgü bir anlatımla
verilmiştir. Anlatım, masal, efsane ve halk hikâyesi gibi türlere ait
unsurlarla zenginleştirilmiş, postmodern anlayışa özgü bir üslupla
anlatılmıştır.
Genel
Değerlendirme
Yazar kendi yaşamından yola çıkarak yazdığı romanda; düş ile gerçeği kendine özgü deyişlerle canlı ve etkili bir biçimde anlatmıştır. Eser büyülü gerçekçilik akımının ilk örneklerinden biridir. Bu özellikleriyle yenilikçi olan eser, Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir.