Araba Sevdası Roman İncelemesi
Eser Hakkında
Recaizade
Mahmut Ekrem’in 1889 yılında yazılan, ancak 10 yıl
sonra yayınlanan Araba Sevdası isimli
romanı ilk realist roman denemesi
olarak kabul edilmektedir.
Romanın
Özeti
Bihruz Bey, bir Osmanlı
paşasının oğludur. Evde özel derslerle yarım yamalak bir öğrenim görmüştür.
Gösterişi, şık giyinmeyi, eğlenceyi seven, şımarık, sorumsuz bir gençtir.
Alafranga özentisi olduğu için az bildiği Fransızcasıyla terziler,
ayakkabıcılar ve garsonlarla gevezelik etmeyi sever. Devrin pahalı eğlence
yerlerinde arabasıyla gezer.
Bir gün arabasıyla
Çamlıca tepesine çıkar. Gösterişli bir arabada güzel, sarışın, kibar görünüşlü bir
hanım görür. Periveş adındaki bu kadına ilk görüşte âşık olur. Ertesi hafta
yine oraya gider. Yazdığı mektubu bin bir zorlukla kızın arabasına atar. Fakat
onu bir daha göremez. Yemeden içmeden kesilir. İşini ve annesini ihmal eder.
Arkadaşlarından Keşfi
Bey, Bihruz’un aşkını öğrenir. Ona kızın öldüğünü, ailesini yakından
tanıdığını, bir de ablası olduğunu söyler. Bihruz, bu yalanlara inanır. Aradan
günler geçer Bihruz’un aşkı yavaş yavaş küllenir.
Bir gün Şehzadebaşı’nda
dolaşırken âşık olduğu kıza rastlar. Ancak onun sevdiği kız değil de ablası
olduğunu düşünür. Yanına yanaşarak üzüntüsünü bildirir. Kız kardeşine olan
aşkından bahseder. Mezarının yerini sorar. Periveş, ona kız kardeşinin
olmadığını ve onunla nerede karşılaştığını söyler. Üstelik zengin de değildir. Bihruz’un
yüzüne karşı alaylı kahkahalar atar.
Bihruz Bey, düştüğü
gülünç durumdan kurtulmak ister. Ancak pot üstüne pot kırmaya devam eder.
Düştüğü durumun farkına vararak utançtan kıpkırmızı kesilir. Bir yolunu bularak
oradan hızla uzaklaşır.
Romandaki
Kişiler
Bihruz Bey
Romanın başkişisidir.
İyi giyinmeyi, eğlenceyi, gezip tozmayı seven, yirmi dört yaşlarında, şımarık
yetişmiş bir gençtir. Hayat tecrübesi yoktur. Özel derslerle yarım yamalak bir
öğrenim görmüştür. Az bildiği Fransızcasıyla çevresindekilere gösteriş yapmayı
marifet sayan alafranga özentisi biridir.
Mirasyedi olduğu için
ölçüsüzce para harcayan, tanımadığı birine âşık olabilen, duyduğu yalanlara
kolayca inanan bir yapıya sahiptir.
Periveş
Bihruz Bey’in ilk
görüşte âşık olduğu kadındır. Gösterişi ve iyi giyinmeyi sever ancak Bihruz
Bey’in sandığı gibi zengin değildir. Annesiyle birlikte oturan, eğlence
hayatını seven, sarışın, neşeli, orta boylu, yirmi yaşlarında güzel bir
kadındır.
Keşfi Bey
Bihruz Bey’in çalıştığı
daireden arkadaşıdır. Sürekli yalan söyler. Şakacı bir yapısı vardır.
Mösyö Piyer
Fransızca öğretmenidir.
Altmış beş yaşlarında, çıkarcı ve içten pazarlıklı biridir. Siyasetle yakından
ilgilenir.
Bihruz’un Annesi
Oğlunun davranışlarını
ve yaşam biçimini onaylamamakla birlikte ona söz dinletemez. Oğluna çok düşkün
olduğu için onun her isteğini yerine getiren bir annedir. Bihruz’un şımarık ve
savurgan bir yapıda olmasının sebeplerinden biri de annesidir.
Naim Efendi
Bihruz’un çalıştığı
işyerindeki çalışanlardan biridir. Oldukça kültürlü, okumuş, bilgili bir
kişidir. Doğu ve Batı edebiyatları konusunda oldukça geniş bir bilgi hazinesine
sahiptir.
Romanın
Konusu
Sorumsuz ve rahat bir
yaşam süren, tecrübesiz genç bir adamın, görünüşe aldanarak tanımadığı bir kıza
ilk görüşte âşık olması ve bunun sonucunda düştüğü gülünç durumdur.
Romanın
Türü
Eser, Türk
edebiyatındaki ilk realist roman denemesi
olarak kabul edilmektedir. Yanlış
Batılılaşmayı yansıttığı için eleştirel bir yapısı vardır. Yazar, aslında
Bihruz Bey’in kişiliğinde yanlış Batılılaşmayı eleştirmiştir.
Mekân
Olaylar İstanbul’un
çeşitli semtlerinde ve geniş ölçüde Çamlıca Parkı’nda geçmektedir. Eserde,
Çamlıca Parkı ayrıntılı olarak tasvir edilmiştir.
Zaman
Romandaki olaylar,
1870’lerde Tanzimat döneminde geçmektedir. Tanzimat Fermanıyla birlikte
toplumsal yaşamdaki değişikliklerin romana yansıdığı görülür. Romanda zaman
ifadesi olarak yıl, ay, gün ifadeleri geçmekte, gece ve gündüz kavramları
olayların yaşanış zamanlarını göstermektedir.
Anlatıcının
Bakış Açısı
Roman, ilahi (hâkim)
bakış açısıyla anlatılmıştır. Anlatıcı yaşanmış ve yaşanacak her şeyi bilir,
görür ve duyar. Bu durum kişilerin akıllarından geçeni anlamaya kadar uzanır.
Anlatıcı, olayların dışında durur, ancak olaylara hâkimdir. Olaylar üçüncü kişi
ağzından anlatılır. Yazar, eserini realizmin etkisinde yazdığı için olaylar ve
durumlar karşısında tarafsızdır.
Dil
ve Anlatım
Roman, Tanzimat dönemi
dil ve anlatım özelliklerine uygun yazılmıştır. Dönemin dil ve anlatım
konusunda sadeleşmeyi savunan Tanzimat sanatçıları bunu eserlerine
yansıtamamış, Arapça, Farsça kelimelerle yüklü bir dil kullanmışlardır.
Romanın dil ve anlatımı
Divan edebiyatı eserlerine göre sade, günümüze göre ağır bir dil olarak
nitelendirilebilir. Eserde betimlemelerden ve karşılıklı konuşmalardan sıkça
yararlanılmıştır. Eser, teknik olarak Batılı anlamda çok güçlü bir yapıya sahip
değildir.
Genel
Değerlendirme
Eser, yazıldığı dönemin sosyal ve kültürel özelliklerini yansıtması bakımından önemli bir yere sahiptir. Realist anlamda ilk roman denemesi olması da esere farklı bir özellik katmaktadır. Romanın Türk edebiyatındaki gelişimini izlemek açısından mutlaka okunması gereken romanlarımızdan biridir.