Oğlumuz Öykü İncelemesi
“Oğlumuz” Tarık
Buğra’nın aynı adlı öykü kitabından alınmıştır. Tarık Buğra bu kitabını 1949
yılında yayınlamıştır. Kitap 13 öykü içerir ve yazarın ilk kitabıdır. “Oğlumuz”
adlı öykü 1948 yılında “Oğlum” adıyla Cumhuriyet gazetesinin açtığı yarışmada
ikincilik ödülü almıştır.
Öykünün
Özeti
Karı koca sabaha kadar
uyumamış oğullarının dönüşünü beklemiştir. Oğulları sabaha karşı gelmiş ve
yatağına uzanmıştır.
Anne, sabah namazını
kılar. Anlatıcı, oğlunun odasına gider. Oğlu çoktan uyumuştur. Anlatıcı oğlunun
bebeklikten itibaren yaşantısını ve ilişkilerini hayalinde canlandırır. Onun
nasıl ve ne şartlarda büyüdüğünü anımsar. Onu öper, odanın perdesini örter,
odadan çıkar.
Anlatıcı karısıyla çay
içerken aklına oğlunun limon sevmediği gelir. Ancak o çayını limonla
doldurur.
Öyküdeki
Kişiler
Anlatıcı
(Baba)
Oğlunu çok seven, onu
düşünen, ancak ilgisizmiş gibi görünen biridir. Bazen oğluyla çatışma
halindedir ancak içten içe onu çok sevmekte ve onun için kaygılanmaktadır.
Anne
Oğlunu çok seven, onun
üzerine titreyen ancak onun için sürekli endişelenen bir kadındır. Oğluna çok
bağlıdır ve bir gün evden gideceğini düşüncesi onu üzmektedir. Oğlu eve geç
geldiği zamanlarda gözüne uyku girmez, onu sabaha kadar bekler. Dindar, evine
ve geleneklerine bağlı bir annedir.
Ömer
Ömer, hikâyede eve
sabaha karşı gelen ve yatağına uzanarak uyuyup kalan bir genç olarak görünüyor.
Ömer’le ilgili pek çok şeyi babasının hatıralarından öğreniyoruz.
“İlk
gülüş… İlk diş… İlk kelime… annesine doğru, genç, güzel ve mesut annesine doğru
ilk adım.
Sonra
yedinci yaş… Mektebe götürdüğüm gün ne kadar ağlamıştı. Sanki varlığına evden
başka bir ortak kabul etmek istemiyordu. Fakat bu mukadderdi. O da her oğul
gibi sokak, mektep ve çarşı arasında günden güne katileşen bir bölünmeye
mahkûmdu.
Ve
on dördüncü yaş. Hırçınlıklar, iştahsızlıklar… Bize yeni bir ortak daha,
ortakların en yenilmezi… Karımın mağrur telaşları ve benim ilk endişem.
Liseyi,
daha sonra fakülteyi bitirdi. Bu arada, onu biraz daha iyi yaşatabilmek için,
karım düğününden kalma üç beşibirliğini bozdurdu… Ve o, ilk aşkın bahtsızlığı
ile sarsıldı, bizi de perişan etti.”
Mekân
Öykü anlatıcının evinde
geçer. Mekânın tasviri ayrıntılı olarak verilmemiştir.
Mekân, “Odamız bu dünyadan, duyguların erişemeyeceği
kadar ötede gibiydi”, “Odası gün
doğdu tarafındaydı. Pencereleri büyükçe bir bahçeye bakardı.” gibi
ifadelerle tanıtılır.
Zaman
Olaylar sabaha karşı
geçmektedir. Öykünün hangi zamanda geçtiği hakkında kesin bir ifade yoktur.
Günlük yaşantıdan belirli bir zaman kesiti, bazen anlatıcının anıları olarak
geriye dönüşlerle anlatılmıştır.
Konu
Öykünün konusu evlat sevgisi ve ana, baba, çocuk arasındaki çatışmadır. Bu iki konu iç içe verilmiştir.
Olay
Öyküde önemli bir olay yoktur. Günlük yaşantıdan bir kesit anlatılmıştır. Anne ve baba sabaha kadar oğullarının gelmesini bekler. Oğulları uykuya yatınca babası oğlunun büyümesini, ilişkilerini ve değişimini gözlerinin önünde canlandırarak tekrar yaşar. Öyküde serim, düğüm, çözüm bölümleri yoktur.
Dil ve Anlatım
Öykü; sade, anlaşılır
ve akıcı bir dille anlatılmış, günlük konuşmalarda geçen bazı söyleyişler (yahu, iyi ya işte, ha yahu, bilir miyim ben)
olduğu gibi korunmuştur.
Yazar, öyküde kendini
“baba” yerine koyarak oğluyla ilgili duygu ve düşüncelerini anlatmıştır. Öyküde
sohbet havası vardır. Bazı kesitler, duygu ve düşünceler “anı” olarak verilmiştir.
Öyküde kısa cümleler ve
kısa konuşmalar kullanılmış, yabancı kelimelere pek yer verilmemiştir.
Öyküde uzun tasvir ve
tahliller yoktur. Herkesin anlayacağı bir dille yazılmıştır.
Genel Değerlendirme