Kara Kitap Roman İncelemesi
Eser Hakkında
Nobel Edebiyat Ödüllü
yazar Orhan Pamuk’un ilk olarak 1990 yılında yayınlanmış olan romanı birçok
dile çevrilmiş, pek çok baskısı yapılmış ve yazarın uluslararası ününü
arttırmıştır.
Özet
Galip, İstanbul’da
yaşayan bir avukattır. Galip’in çocukluk aşkı, amcasının kızı ve karısı Rüya, bir
mektup bırakarak nedensiz yere evi terk eder. Galip, onu İstanbul’un karlı kış
günlerinde aramaya başlar. Aynı zamanda Rüya’nın üvey kardeşi, köşe yazarı
Celal’in yazılarından da anlamlar çıkarmaya çalışır.
Galip ile Rüya,
İstanbul’da bir apartmanında oturmaktadır. Bu apartmanda Rüya’nın annesi,
babası, halası ve dedesi de oturmaktadır. Galip, Rüya’nın kendisini terk
ettiğini kimseye söylemez. Celal de ortalarda yoktur. Gazetede ise Celal’in eski
yazıları yayınlanmaktadır.
Galip, Celal’in evinde
kalmaya, onun elbiselerini ve eşyalarını kullanmaya, onun yerine yazılar
yazmaya başlar. Galip, Rüya ve Celal’i sürekli arar ama bir türlü onları bulamaz.
Celal, bir köşe
yazısında Boğaz’ın sularının çekileceğini yazar. Balıkçıların eskiden
demirlemek için bir minare boyu zincir attığı sularda şimdi tekneler suya
oturmaktadır. Boğaz’ın sularının azalmasıyla birlikte olacak felaketlerden bahseder.
Galip, yazıhanesinde
kendisini terk eden karısını düşünmektedir. Yazıhanesindeki telefon sürekli
çalar. Üst üste davalar gelir. Sonra liseden arkadaşı İskender arar, bir süre
sohbet ederler.
Halası, Galip’i Rüya
ile birlikte yemeğe çağırır. Galip yazıhaneden çıkarak tek başına halasına
yemeğe gider. Halasına Rüya’nın önceden geleceğini sandığı yalanını söyler. Eve
gidip geri döner. Rüya’nın hasta olduğunu ve yattığını söyler. Galip eve döner.
Rüya’nın kendisine bıraktığı mektubu okur.
Celal, ortalarda
yoktur. Bu nedenle yayınladığı eski yazılar gündeme gelir. Celal, bir yazısında
Alaaddin’in dükkânından bahseder. Celal, Alaaddin’in dükkânını hem iyi
yönleriyle hem de eleştirel bir açıdan anlatır.
Galip, karısının
kendisini terk ederken bıraktığı mektubu yeniden inceler. Rüya, bu mektubu
yeşil tükenmez bir kalemle yazmıştır. Galip, o gece hiç uyumaz. Sürekli Rüya’yı
düşünür ve ipuçları arar. Sabaha karşı kendini masada uyuyakalmış bir halde
bulur.
Celal, bir köşe
yazısında manken imal eden Bedii Usta’yı anlatır. Bedii Usta, çok sayıda manken
tasarlamıştır fakat kimse tarafından kabul edilmemiştir. Celal, mankenlerin
içinde kaybolur.
Galip, uykusuz
gecelerden sonra sokağa çıkar. Yolda Alaadin’i görür. Ondan dergiler alır.
Yazıhanesine gider. O gece Rüya’nın arkadaşlarını arar. Rüya’yı sorar ancak
olumlu bir cevap alamaz. Galip, Rüya’nın arkadaşlarından Samim’i de arar. Akşam
olunca Samim’in evine gider. Masaya geçip arşive bakarlar. Pek çok bilgi bulurlar
fakat Rüya’nın eski kocasıyla ilgili bir bilgi bulamazlar. Araştırma sabaha
kadar sürer. Birlikte kahvaltı yaparlar.
Celal, başka bir köşe
yazısında kendinden bahseder. Bir gün çevrede gezerken bir çay bahçesinde üç
köşe yazarının birlikte oturup çay içtiklerini görür. Celal buna çok şaşırır.
Çünkü bunlar birbirini sevmeyen üç köşe yazarıdır. Celal, gidip yanlarına
oturur ve birlikte sohbet etmeye başlarlar.
Galip, Samim’in evinden
ayrıldıktan sonra Celal’in çalıştığı yere gider. Celal’i sorar. Celal’in
olmadığını söyleyen sekretere onu odasında bekleyeceğini söyleyerek odaya girer.
Galip, Celal’in gelmediğini görünce oradan ayrılır. Sokakta yürürken birisinin
kendisini takip ettiği hissine kapılır. Rüya’nın roman aldığı kitapçıya girer
ve bir kitap alır. Eve gelirken Rüya’nın Celal’le birlikte olduğu düşüncesinden
bir türlü kendini kurtaramaz.
Galip, eve döner.
Samim, telefonda Rüya’nın eski kocasının ev adresini bulduğunu söyler. Galip,
sabaha kadar uyuyamaz ve sabah olunca ilk iş olarak verilen adrese gider.
Kapıyı Rüya’nın eski kocası açar. Rüya, yanında yoktur. Adam başka biriyle
evlidir. Uzun süre sohbet ederler ancak Galip, Rüya’yla ilgili hiçbir bilgiye
ulaşamaz.
Celal, bir yazısında
kendisini bir gözün takip ettiğini yazar. Bu göz kendisini genç yaşta, daha
gazeteciliğinin ilk yıllarından beri takip etmektedir. İlk başlarda bu gözden
korkan Celal, anlar ki bu göz onun yazdığı yazılardan çıkan kurmaca bir gözdür.
Celal, bir başka köşe
yazısında bir öpüşme sahnesi izlediğini ve bunun etkisinden uzun süre kurtulamadığını
yazar. Celal, köşe yazısında bu olayı anlatır.
Galip, Rüya’nın eski
kocasının evinden ayrıldıktan sonra evine dönecek araba bulamaz. Dolanıp
dururken yanına bir araba yanaşır. İçinde siyah gözlüklü bir adam vardır.
Arabaya biner. Film çekilen bir yere giderler. Galip, bir süre film çekimini
izler ve çekimde yer alan kişilerle konuşur.
Galip, oradan ayrılarak
sokaklarda gezmeye başlar. Celal’in lise arkadaşı İskender’i görür. İskender’in
İngiliz arkadaşlarıyla birlikte pavyona giderler. Pavyondan sonra birlikte bir
eve giderler. Evdeki rehber onlara evin altında bulunan yüzlerce mankeni
gösterir. Bu mankenlerin içinde Celal’in mankeni de vardır. Rehber bu
mankenlerin nasıl yapıldığını anlatır. Tam ayrılacakları sırada biri Galip’e
seslenir. Bu Galip’in sınıf arkadaşı Belkıs’tır. Önce biraz sohbet ederler.
Sonra birlikte Belkıs’ın arabasıyla bir camiye giderler. Cami imamıyla
konuşurlar. İmam onlara cami hakkında bilgi verir. Belkıs’ın evine giderler.
Belkıs’la Rüya hakkında konuşurlar. Sabah olunca birlikte kahvaltı yaparlar.
Belkıs içten içe Galip’i sevmektedir. Belkıs, kalması için ısrar eder ama o
paltosunu alarak dışarı çıkar. Saatlerce dolaşır ve evine döner.
Ertesi sabah Celal’in
evine gider. Kapıcıya Celal’i sorar. Kapıcı ve karısı Celal’i arada sırada
gördüklerini söylerler. Masanın üstünde duran Celal’in evinin anahtarını alarak
yukarı çıkar. Evde kimse yoktur. Anahtarla kapıyı açar. Eve girince telefon
çalar. Galip, telefonu açar. Celal gibi konuşur ve kimseyle görüşmek
istemediğini söyler.
Galip, evde bulunan her
şeyi inceler. Bütün resimlere bakar, bütün yazılarını okur. Bir harita bulur.
Haritada kendisinin Rüya’yı aramak için gezdiği yerlerin olduğunu görür. Sonra
dağıttığı yerleri toplar. Celal’in yazı yazdığı daktilonun başına geçer ve
yazmaya başlar.
Yazısını bitirdikten
sonra Celal’in çalıştığı gazeteye gider. Yazının, Celal’e ait olduğunu söyler.
Eve döndüğünde telefon tekrar çalar. Bu kez Celal’i arayan bir kadındır. Adının
Emine olduğunu söyleyen kadın Celal’i sevdiğini söyler. Galip, hiçbir şey belli
etmeden Celal’in yerine kadınla konuşur. Kadın görüşmek istediğini söyler.
Sonra kadının elinden telefonu biri alır. Bu daha önce Celal’le görüşmek
istediğini söyleyen adamdır. Telefonda konuşan kişiyi Celal sandığı için ona
hakaretler yağdırır. Adam onun yazıları yüzünden hayatının değiştiğini ve onu
öldürmek istediğini söyler. Celal’in yazdığı yazılar hakkında konuşurlar.
Buluşmaya karar verirler. Buluşma yeri Alaaddin’in dükkânının önüdür. Galip
dükkânın önünde bekler ancak gelen giden olmaz.
Galip,
televizyoncularla Celal’in yerine konuşur. Görüşmeden sonra Celal’in evine
giderken Alaaddin’in dükkânının önünde meraklı bir kalabalığın ve polislerin
arasında yerde yatan üstü gazetelerle örtülü Celal’in cesedini görür. Celal’e
sıkılan beş kurşundan biri Rüya’ya isabet etmiştir. Rüya yaralı olarak
Alaaddin’in dükkânına kadar yürümüş, içeri girmiş ancak Alaaddin onu görmemiş
ve dükkânı kapatarak gitmiştir. Katil ise Celal’in sadık okurlarından biridir.
Galip, olayın etkisini
atlattıktan sonra Celal’in yerine yazılar yazmaya devam eder.
Romandaki Kişiler
Galip
Galip’in içe dönük, çok
düşünen, hırslı, araştırmacı bir kişiliği vardır. Mesleği avukatlık olmasına
rağmen yazmaya meraklı biridir.
Galip, Rüya’ya zıt bir
kişiliğe sahiptir. Sürekli onun ne düşündüğünü anlamaya çalışır. Rüya’yı hem
bir sevgili, hem bir akraba, hem bir eş, hem de bir dost olarak görmektedir.
Galip, davranış
bozuklukları ve paranoyak kişilik özellikleri gösteren biridir.
Rüya
Polisiye romanlar
okumayı ve gezmeyi seven, kendini sürekli mutsuz hisseden güzel bir kadındır.
Dış etkilere açık bir
kişiliğe sahip olan Rüya, meraklı, çocuksu ve gizemli biridir. Eserde Rüya,
daha çok Galip’in cümlelerinden tanıtılır. Rüya düş ile gerçek arası bir
yerlerde betimlenmiştir. Galip, çocukluğundan beri Rüya’ya tutkundur. Ancak
Rüya için aynı şeyi söyleyemeyiz. Bu, Rüya’nın ikinci evliliğidir. Rüya, evine
ve eşine fazla ilgili değildir. Sanki başka bir şeyin özlemi içindedir.
Celal
Celal karakterini
ancak, yazdığı köşe yazılarından ve Galip’in düşüncelerinden anlayabiliyoruz.
Çünkü o da Rüya gibi olayların içinde yer almıyor.
Celal’in köşe yazılarındaki
gizli anlamlar Galip’e Rüya’yı aramasında yol gösterici olmaktadır. Kimi zaman
Celal’in yazılarında anlattığı bir dünyada yaşamak isteyen Galip, aynı zamanda
Celal gibi de olmak istiyor. Ancak Celal gazetecilik dışında insanlarla
ilişkisi sınırlı biridir.
Celal de Galip ve Rüya
gibi kendinden memnun değildir ve karamsar bir kişiliğe sahiptir.
Belkıs
Belkıs karakteri
kitapta çok az bir role sahip olsa da bir aşkın ve kimlik arayışının bir
göstergesidir. Ortaokulda Galip ve Rüya ile aynı sınıfı paylaşmış olan Belkıs yıllar
sonra Galip’in karşısına çıkmıştır. Galip, onu her ne kadar yıllar sonra
görüyor olsa da Belkıs, Galip ile Rüya’nın çok yakın takipçisi olmuştur. Nedeni
ise Galip’e olan gizli aşkıdır.
Mekân
Roman, İstanbul’un
çeşitli cadde ve sokaklarında geçer. Özellikle İstanbul Boğazı, Nişantaşı ve
Tepebaşı’ndan bahsedilir. Ayrıca Şehrikalp apartmanı, Alaaddin’in dükkânı ve
pavyonlar da mekân olarak karşımıza çıkar.
Zaman
Romanın geçtiği yıllar;
İstanbul’da büyük bir nüfus patlamasının görüldüğü askeri rejimli yıllardı.
Tüketim özleminin gittikçe arttığı ve artık hiçbir şeyin yadırganmadığı bu
yıllar bize 1980’li yılları anımsatıyor.
Romanda zamanla ilgili
olarak “karlı bir kış günü”, “gece”, “sabaha karşı” gibi terimlerle
karşılaşırız. Romanda bazen geri dönüşler yapılarak, roman kahramanlarının
geçmişte yaşadıkları olaylar da anlatılır.
Dil
ve Anlatım
Roman görünüşte
Galip’in kendisini terk eden karısını arayışının öyküsüdür. Ancak bunun daha
ilk sayfalarda yazarın başka konulara atlamak için seçtiği bir yol olduğu anlaşılır.
Arayış, Celal’in aranmasıyla birleşince daha farklı bir duruma bürünür.
Celal’in köşe yazıları ve arşiv araştırmaları romanı farklı bir havaya sokar.
Romanda olay akışı sık sık kesilerek Celal’in köşe yazılarına yer verilir.
İstanbul’un tarihi ve sorunları anlatılır.
Romanda “sır”, “esrar”,
“işaret” sözcükleri kullanılarak, romana bir sır perdesi ve derinlik havası
kazandırılmak istenir. Aslında her şeyin ikinci bir anlamı olduğuna ve her
şeyin bir başka şeye işaret ettiğine inanan Galip, Celal’in de yazılarıyla
harflerin esrarından yola çıkarak gerçeğe ulaşma düşüncesi içindedir.
Romanda Mevlana’dan
Hurufilik inancına, Şeyh Galip’ten Batı Edebiyatına kadar pek çok konu
irdelenmiştir. Aşk ve kimlik arayışı farklı tarihlerde, farklı hikâyelerde,
farklı anlatıcılarla dile getirilmiştir.
Olayların akışından
başkarakterlerin isimlerinin tesadüfî değil kitaptaki konumlarına göre konduğu
anlaşılır. Galip, Rüya ve Celal isimleri kitapta aldıkları role göre
belirlenmiştir.
Yazarın alışılmışın dışında
bir anlatımı vardır. Romanda bazen Türkçenin kuralları dışına çıkıldığı görülür.
Türkçenin yapısına ters düşen uzun ve kapalı cümlelere rastlanır.
Romanın
Türü
Postmodern tarzda
yazılan roman, bireyin kimlik sorununu ele almasının yanında Batı ve Doğu
arasında kalan İstanbul’un da kimlik sorununa değinmektedir.
Konusu
Roman, Galip’in karısı
Rüya’nın evi terk etmesi ve Galip’in her yerde onu araması üzerine kurulmuştur.
Bu kurgu üzerinden
yazar, “aşk” ve “kimlik” temalarını işlemektedir. Yazar, bu temaları farklı
tarihlerde, farklı hikâyelerde ve farklı anlatıcılarla vermektedir.
Genel
Değerlendirme
Kara Kitap, Türk Edebiyatının en çok tartışılan romanlarından biridir. Postmodern anlayışla yazılan kitap, aşk ve kimlik arayışı üzerine kurgulanmıştır. Daha önceleri de farklı zamanlarda farklı yazarlarca işlenen bu konu Orhan Pamuk’ta alışılmışın dışına çıkarak sarsıcı bir nitelik kazanıyor.
Roman sadece 1980’li yılları anlatmıyor, aynı zamanda bu dönemi hazırlayan nedenler üzerinde de duruluyor. Roman, düşünmeyi seven okurlar için bulunmaz bir kitap özelliği taşıyor.