Aşk-ı Memnu Roman İncelemesi
Eser Hakkında
Aşk-ı Memnu, Halit Ziya
Uşaklıgil’in en başarılı eseri kabul edilmektedir.
Yazar, eserindeki
kişilerin ilişkilerini; bu ilişkilerin niteliğini ve gelişimini anlatmaya
çalışır. Kişiler arasındaki neden sonuç ilişkisini iyi kurar. Eserde yasak bir
aşk anlatılmaktadır.
Romanın
Özeti
Olaylar Boğaziçi’nde
bir sandal gezisiyle başlar. Adnan Bey kırk beş yaşlarında, zengin, kibar,
kültürlü bir kişidir. Karısını kaybetmiş, Boğaziçi’ndeki yalısında kızı Nihal,
oğlu Bülent ve hizmetkârları ile birlikte yaşamaktadır.
Bihter, yirmi iki
yaşında genç ve güzel bir kızdır. Annesinin karşı çıkmasına rağmen Adnan Bey’le
evlenir. Başlangıçta evliler iyi anlaşır. Ancak bir süre sonra hizmetkârlardan
bazıları evi terk eder. Bülent, yatılı okula gönderilir. Nihal, bütün
olanlardan Bihter’i sorumlu tutar ve araları açılır. Bunlara bir de
mürebbiyenin gönderilmesi eklenince Nihal, Bihter’e kin duymaya başlar.
Bihter, bir yandan
kocasıyla arasındaki yaş farkından, bir yandan da Firdevs Hanım’ın
kışkırtmaları sonucunda boşluğa düşer. Bu zayıf anlarında Adnan Bey’in yeğeni
Behlül’e yakınlık duyar. Behlül, macera düşkünü, yakışıklı ve çapkın bir
gençtir. Geceleri Behlül’ün odasında buluşurlar. Ancak Bihter, Behlül için
diğer kadınlardan farksızdır.
Bir süre sonra ayak
ağrılarını bahane ederek yalıya taşınan Firdevs Hanım, Behlül ile Nihal’ın
nişanlanması fikrini ortaya atar. Önceleri önemsenmeyen bu düşünce sonraları herkesin
aklına yatmaya başlar.
Nihal, Behlül’ün
evlenme teklifini kabul eder. Bunun üzerine Bihter, Firdevs Hanım’a her şeyi
anlatır. Firdevs Hanım, Bülend’le adada duran Behlül’e bir pusula gönderir.
Behlül, adadan ayrılırken kâğıdı düşürür. Kâğıtta yazılanları okuyan Nihal,
yalıya dönerek Behlül ile Bihter’in konuşmalarını duyar ve bayılır.
Adnan Bey, Beşir’den
her şeyi öğrenir. Bihter, intihar eder. Behlül, yalıdan kaçar.
Romandaki
Kişiler
Bihter
İnce, uzun boylu, güzel
giyimli, zarif, narin, yirmi iki yaşlarında güzel bir genç kızdır. Beyaz inci
gibi dişleri ve etli dudakları vardır. Çenesi yuvarlak, alnı biraz geniştir.
Saçları siyah ve gürdür. Çocuksu bakışlarında bir parıltı sezilir.
Adnan Bey’le parası
için evlenmiştir. Bu evliliğin başka nedenleri de vardır. Annesinden kurtulmak
istemesi, annesinin kötü şöhreti ve koca bulamamak korkusu onu bu evliliğe
zorlamıştır. Evliliğinde bulamadığı aşkı Behlül’ün kollarında bulur. Kocasını
aldatmaktan çekinmez ancak aynı zamanda çok kıskançtır.
Babasını küçük yaşta
kaybetmiştir. Tam bir eğitim alamamıştır. Fransızca ve Rumca bilir. Piyano ve
ud çalma becerisine sahiptir. Evlendikten sonra sosyal statüsü değişmiş ancak
duygu ve isteklerine yenilmiştir.
Nihal
Nihal, mavi gözleri, küçük
bir ağzı, yukarı doğru kıvrılan uzun kirpikleri, renksiz dudakları ve incecik
elleri olan sarışın, on dört yaşlarında bir kızdır.
Çok duygusal ve hassas
bir yapısı vardır. Çabuk sinirlenen ve sinirlenince de hastalanan biridir. Her
şeyin aşırısını ister. Sevilmek için can atar. Aşırı kıskançtır. Ürkektir.
Yalnızlığı hiç sevmez ancak bütün sevdikleri elinden alınmıştır. Hayatındaki
boşluğu doldurmak için Behlül’le evlenmeyi kabul etmiştir.
Annesi küçük yaşta
ölmüş, mürebbiyesi tarafından yetiştirilmiştir. Piyano dersleri alır. İtalyan
müziğine ve operaya düşkündür.
Behlül
Sarışın, ince bıyıklı,
yirmi yaşlarında, yakışıklı bir delikanlıdır. Parayı ve lüks yaşamı seven,
sadece kendini düşünen biridir. Adnan Bey’in yeğenidir. Amcasına ihanet ettiği
için vicdanı sızlar, ancak suçlu olarak kendini değil, bu evliliği görür.
Hayatı her yönüyle bildiğini sanır. Hareketli bir yapısı vardır. Nerede bir
eğlence varsa oradadır. Pek çok dostu vardır. Kadınlara düşkündür. Güzel
giyinmek ve zamanını eğlenerek geçirmek gibi alışkanlıkları vardır.
Adnan Bey
Kırk beş yaşlarında,
sakallı, bakımlı, her zaman şık giyinen bir beyefendidir. Gözleri miyoptur. Kolay
beğenmeyen, ince eleyip sık dokuyan, özverili ve fedakâr biridir. Maddi durumu
çok iyidir. Boğaziçi’nde bir yalıda oturur. Ailesine bağlı biridir. Terbiyeli
ve olgun bir insandır. Boş zamanlarını ağaçtan eşyalar yaparak değerlendirir.
Firdevs Hanım
Saçları sarıya boyalı,
gözleri sürmeli, kırk beş yaşlarında dul bir kadındır. Kızlarının gençliğini,
güzelliğini ve mutluluğunu kıskanır. Yaşlılığı kabullenemez, bu yüzden genç ve
güzel görünmek için her türlü yola başvurur. Eğlence yerlerinin tanınmış simalarındandır.
Maddi durumu iyi değildir.
Bülend
Adnan Bey’in küçük
oğludur. Tombul, al yanaklı, ince kumral saçlı, sevimli bir çocuktur.
Çevresinde olup bitenlerden pek haberi olmayan, kendi halinde, dağınık biridir.
Annesi öldükten sonra yatılı okula verilmiştir. Ablasını çok sevmektedir.
Bihter’le arası iyidir.
Matmazel De Courton
Evlenmekte geç kalmış,
yaşlı ve yabancı uyruklu bir mürebbiyedir. Beyoğlu’nun seçkin Rum ailelerinden
birine mürebbiye olarak gelmiş, oradan da Adnan Bey’in yalısına Nihal’e bakmak
için gelmiştir. Nihal’in annesiz kalışı onun annelik özlemini ortaya çıkarır.
Nihal’le bu boşluğu doldurur.
Peyker
Kısa boylu, kumral,
geniş omuzlu, dolgun vücutlu bir kadındır. Firdevs Hanım’ın büyük kızıdır. Evli
ve bir çocuk annesidir. Kocasına sadık iffetli bir kadındır.
Beşir
Yalıdaki ara işlere
bakan Habeş asıllı, sıska yapılı bir çocuktur. Bülend’in oyun arkadaşıdır.
Nihal’ı çok sever ve ona bağlıdır. Bihter ile Behlül arasındaki yasak ilişkiyi
bilmektedir.
Romanın
Konusu
Romanın konusu “yasak
aşk”tır. Romanda, aradığı mutluluğu evlilikte bulamayan Bihter ile macera
düşkünü Behlül’ün yasak aşkı anlatılır.
Romanın
Türü
Eser “realist” roman
türüne girer.
Mekân
Mekân son derece
sınırlıdır. Kahramanlar, bir yalının içinde bir araya getirilmiş, toplumdan
soyut bir biçimde yaşamaktadırlar. Yer yer İstanbul’un eğlence ve mesire
yerlerinden de söz edilir fakat bunların üzerinde pek durulmaz.
Roman, ağırlıklı olarak
Boğaz’daki yalıda ve Ada’da geçer.
Zaman
Romanda olaylar
19.yüzyılın ikinci yarısında geçmektedir. Dönemin yaşam tarzı romana
yansımaktadır.
Anlatımda kronolojik
zaman kullanılmıştır. Olaylar birbirini takip eder niteliktedir. Olayların
anlatıldığı zaman iki yıllık bir süreyi kapsar.
Romanda duyguların
yoğunlaştığı zaman dilimi genellikle gecedir. Romanda yaşanılan zaman
anlatılmaktadır ancak yazar, kahramanları daha iyi tanıtabilmek için geçmişe
dönerek çocukluk ve gençlik günleri hakkında kesitler verir.
Anlatıcının
Bakış Açısı
Roman, ilahi (hâkim )
bakış açısıyla anlatılmıştır. Anlatıcı, yaşanmış ve yaşanacak her şeyi bilir,
görür ve duyar. Bu, kişilerin akıllarından geçeni okumaya ve psikolojilerini
yansıtmaya kadar uzanır. Anlatıcı, olayların dışında durur. Olaylara ve
kahramanlara hâkimdir. Olayların nasıl gelişeceğini önceden bilir ve görür.
Olayları anlatırken üçüncü tekil şahıs ağzından konuşur.
Dil
ve Anlatım
Eser, Servet-i Fünun
neslinin dil ve anlatımını devam ettirir bir anlayışla yazılmıştır. Üslup
olarak yazar, kendine has sanatlı söyleyişlerin yanında kelimeleri de seçerek,
anlatmak istediklerini çarpıcı bir biçimde aktarır. Romanda uzun, bağlı ve
sıralı cümlelere çokça yer verilmiştir. Bazen bir cümlenin bir paragraf tuttuğu
görülür.
Roman, teknik bakımdan
çok ileri bir seviyededir. Kişiler arası denge ustalıkla kurulmuş, olaylar
simgelerle anlatılmıştır. Romanda özellikle kişilerin evlilikleri, sosyal
yaşantıları üzerinde çok durulmuştur. Kişilerin giyimiyle ilgili ayrıntılar
verilirken bolca sıfat kullanılmıştır.
Olayların gelişimi
sırasında semboller kullanılır. Bu semboller gelecek hakkında birtakım ipuçları
verir. Romanın pek çok yerinde oyun ve oyuncak imgeleriyle karşılaşılır.
Genel
Değerlendirme
Romanda en çok aile
hayatı üzerinde durulur. Firdevs Hanım’ın ailesinde Bihter ön plandadır. Adnan
Bey’in ailesinde ise Nihal ön plandadır. Behlül’ün ise yasak aşkı yaşamasının
dışında pek bir önemi yoktur.
Yazar, gerçeğe dayanan,
sağlam yapılı, kusursuz bir eser yaratmaya çalışmıştır. Romanın dili, oldukça
özenli ve sanatsal açıdan doyurucu bir nitelik taşır.
Romanda Batı’ya özenti
açıkça görülmektedir. Roman kahramanları Batı müziği dinler, piyano ve
Fransızca dersleri alır, Beyoğlu’ndan alışveriş yaparlar.
Romandaki kişilerin
günümüz toplumuna pek uymadığını, ancak romanın geçmiş dönemlerdeki insanların
yaşam tarzı ve psikolojik yapılarını çok başarılı bir şekilde anlatması bakımından
önem kazandığını görürüz.
Romanı ölümsüz kılan ve klasikler arasına sokan dili ve üslubudur. Eser, Türk edebiyatının önemli yapı taşlarından biridir.