Birtakım İnsanlar Öykü İncelemesi
Sait Faik Abasıyanık’ın yazmış olduğu “Birtakım İnsanlar” adlı hikâye, yazarın ilk olarak 1936 yılında yayınlanan “Semaver” adlı kitabında yer almaktadır.
Hikâyenin
Özeti
Anlatıcı (yazar) soğuk
bir kış günü, gece yarısı tramvay beklemektedir. Eski giyimli genç biri ona “kendisine
benzeyen birtakım insanların buralardan geçip geçmediğini” sorar. Adamın kılık
kıyafeti anlatıcının dikkatini çeker. Hava çok soğuktur ancak adamın üzerinde
ne palto, ne şapka ne de ayakkabı vardır. Sırtında bir hırka, ayağında ince bir
pantolon ve çuvalı vardır. Anlatıcı, bunların kim olduğunu merak eder ve genç
adama sorar. Genç adam sabahçı kahvesinde kaldıklarını, hamallık yaptıklarını,
polisin kendilerini kahveden çıkardığını ve valiye giderken arkadaşlarını yolda
kaybettiğini söyler.
Anlatıcı, daha sonra
konuştuğu kişiye benzer bazı kişilerin valiliğe doğru gittiğini görür ve üzülür.
Sabahçı kahvelerini kapamadan önce İstanbul’un birkaç tane gece barınma evine
ihtiyaç olduğunu düşünür.
Hikâyedeki
Kişiler
Kahraman anlatıcı
Yazar, gördüklerini ve
düşüncelerini birinci kişi ağzından okuyucuya aktarmaktadır. Hikâyenin hem
anlatıcısı hem de başkişisidir.
Genç adam
Zonguldak’tan
İstanbul’a çalışmak için gelmiştir. Geceleri sabahçı kahvesinde kalan, üzerinde
eski püskü elbiseler olan, yirmi beş otuz yaşlarında biridir.
Diğer kişiler: Hikâyede
seksene yakın toplu halde yürüyen bir grup insandan ve tek tük geçen
insanlardan bahsedilir.
Mekân
Hikâye, İstanbul’da
geçer. Hikâyede; “Taksim, Topkapı, Zonguldak”
mekân isimleri olarak belirtilir.
Zaman
Zaman tam olarak
belirtilmemiş “soğuk bir kış günü, gece
yarısı, saat on ikiyi on geçiyordu” şeklinde ifade edilmiştir.
Anlatıcının
Bakış Açısı
Hikâye, kahraman anlatıcı ağzından anlatılır.
Hikâyedeki anlatıcı kurmaca bir kişiliktir.
Dil
ve Anlatım
Hikâyenin şiirsel bir
anlatımı vardır. Betimlemeler canlı, renkli ve özgündür.
Sait Faik’in
anlatımında bir şairin hassasiyeti kadar, bir ressamın görme ve tasvir etme
gücü de vardır. Yazarın özgün benzetmeleri ve akıcı üslubu hikâyeye ayrı bir
hava kazandırır.
Hikâyede; betimleyici ve öyküleyici anlatım türleri kullanılmıştır. Ayrıca iç konuşma, iç çözümleme ve diyalog anlatım teknikleri uygulanmıştır.
“-
Ha! Bu akşam polisler geldiler. Sabahçı kahvelerinde yatmak yasakmış. Hepimizi
çıkardılar. Biz de hep birlik olduk. Gidelim valiye çıkalım; uyandıralım,
derdimizi anlatalım, dedik. İşte birtakımı şu yokuştan, birtakımı da arkadan
geldiler. Demek görmedin ağabey.
-
Görmedim, dedim. Nerelisin sen? Gözleri çakmak çakmaktı:
-
Zonguldaklı beyağabey.” (diyalog)
“Epey
oluyor. Baharın bu soğuk günlerinde, şu devam eden kıştan bir buz gibi gece
hatırıma geliyor. O zamanlar daha bahardan bile yoktu. Şimdi ne kadar olsa
sisin ve yağmurun hatta soğuğun içinde insanı şaşırtan ve başını döndüren bir
koku var.” (iç konuşma)
“Sabahçı
kahvelerini kapamadan evvel birkaç tane gece barınma evine şiddetle ihtiyacı
olan İstanbul şehrinin kışı bazen ne kadar uzun, ne kadar uzun ve bitmez
tükenmez bir afettir, bilen bilir” (iç çözümleme)
Hikâyenin
Türü
Belirgin, merak
uyandıran ve gelişen bir olay yoktur. Günlük yaşantıdan bir kesit alınmış ve
anlatılmıştır. Bu tür hikâyelere “Çehov
tarzı hikâye” ya da “durum-kesit hikâyesi”
denir.
Konu
ve Tema
Hikâyenin
teması: geçim sıkıntısıdır.
Yazar, anlatıcının
gözünden hayata ve insanlara bakış açısını anlatır. Bazı insanların rahat
yaşarken bazı insanların da geçinebilmek için zorlu şartlar altında yaşama
mücadelesi verdiğini kendi üslubuyla dile getirir.
Ana
fikir: Zorlu şartlar altında yaşayan ve çalışan insanlara
destek olunmalıdır.
Genel
Değerlendirme
Hikâyede; İstanbul’a
Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden çalışmaya gelenlerin zorlu şartlar altında
yaşaması ve geçim sıkıntısı anlatılır.
Yazar, bir taraftan
geçim sıkıntısı çeken insanların durumunu dile getirirken diğer taraftan da
kendi iç dünyasını yansıtmaktadır.
“Birtakım İnsanlar” şiirsel
anlatımıyla bir solukta okunabilecek, konu itibarıyla üzerinde durup
düşünülecek, yoruma açık bir öykü niteliğindedir.