Klasisizm Akımı Özellikleri
Klasisizm nedir
Klasisizm
kelimesinin kökeni Fransızca “klasik”
kelimesidir. Klasik; üzerinden yüzyıllar geçse de önemini kaybetmeyen,
alışılmış, nitelikli, üstün özelikleri olan anlamına gelir.
Klasisizmin
temel öğeleri; soyluluk, sağduyu, akılcılık, uyum, açıklık, evrensellik,
idealizm, denge, güzellik ve ölçülü olmaktır. Bir eserin klasik sayılabilmesi
için bu özellikleri taşıması gerekmektedir.
Edebi
akım olarak klasisizmin temellerini antik Yunan ve Latin edebiyatının eserleri
oluşturmuştur. Klasisizm. ilk olarak Fransa’da ortaya çıkmış Rönesans döneminde
gelişimini sürdürmüştür.
Oluştuğu Ortam
Fransa’da
17. yüzyılın ikinci yarısında, iç karışıklıklar sona ermiş, derebeylik ve
kilise direnişleri kırılmış, soylular sarayın buyruğuna girmiş ve monarşi
güçlenmiştir. Siyasal alanda görülen bu düzene ve kurallara uygunluk etkisini
edebiyatta da göstermeye başlamıştır.
Klasisizmin
temelini akıl ve sağduyu oluşturur. Descartes’e göre insan aklının kabul
etmediği hiçbir şey doğru değildir. Aşk, kin, nefret, acıma gibi duygular aklın
kontrolünde olduğu sürece insancıldır. İnsan aşırılıklardan sakınmak,
tutkularına iradesi ile yön vermek zorundadır. Dolayısıyla böyle bir insan
erdemlidir ve anlatılmaya değerdir.
Klasisizmin Özellikleri
Klasik
edebiyatta konu çoğu kez tarihten ve mitolojiden alınır. Bu akımda yer alan
sanatçılara göre; gelmiş geçmiş en mükemmel sanat eskiye ait olandır. Bu
nedenle eski Yunan ve Latin medeniyetinde görülen insan tipi tekrar ele
alınmıştır.
Anlatılanlar
gerçek hayata uygun olmalıdır. Okura inanılmayacak şeyler sunmaktan kaçınılır.
Konuya değil, konunun işlenişine önem verildiğinden aynı olayların birkaç kez
işlendiği görülür.
Eserde
biçim mükemmelliği aranır. Anlatılmak istenen açık ve net bir biçimde ortaya
konmalı, gereksiz söylemlerden kaçınılmalıdır. Üslup yapmacıktan uzak, sade ve
yalın olmalıdır.
Bu
akımda akıl, sağduyu ve insan doğasına önem verilmiştir.
Bu
akımda yer alan sanatçılar “Sanat sanat
içindir” anlayışı benimsenmiştir.
Klasisizmde
yazar, olayları anlatırken kendini gizler, duygularını, tutkularını, sırlarını,
zayıflıklarını açıklamaktan kaçınır. Okuyucunun dikkati sadece konu içindeki
tipler üzerinde toplanmalıdır.
Eserlerde
fiziksel ve sosyal çevrenin önemi yoktur, çünkü bunlar değişkendir.
Kahramanlar
genellikle ruhsal özellikleri açısından ele alınıp işlenmiştir. İnsanların her
zaman, her yerde, her toplumda aynı duygu ve düşüncelere sahip olduğu kabul
edilerek eserlerde değişmeyen evrensel tipler oluşturulmuştur. Bunlar
genellikle eğitimli ve soylu kişilerdir.
Tiyatro
türüne büyük değer verilmiş, eserler üç birlik kuralına uyularak
oluşturulmuştur. Özellikle trajedi ve komedi sıkı kurallarıyla birlikte ortaya
konmuştur.
Önemli
temsilcileri:
Corneille (Le Cid, Horace), Racine (Andromaque, İphigenia), Moliere (Cimri, Kibarlık Budalası), La Fontaine (Fabl), Descartes (Yöntem Üzerine Nutuk), Pascal (Düşünceler),
La Bruyere (Karakterler), Fenelon (Telemak), Madam De La Fayette (Prenses de Clivas)
Türk
Edebiyatında Klasisizm
Klasisizm,
Tanzimat dönemi Türk edebiyatında pek çok şairin ve yazarın eserlerinde kendini
göstermiş yeni bir edebi tarzın doğmasına yol açmıştır. Bu tarz Batılı ve Doğulu
unsurları bir araya getiren bir sentez olarak görülebilir. Klasisizmin
etkisiyle dilde sadeleşme ve batıya yöneliş eğilimi güçlenmiştir.
Tanzimat
edebiyatında yer alan Şinasi’nin Şair
Evlenmesi, La Fontaine’den yaptığı çeviriler ve Ahmet Vefik Paşa’nın
Moliere’den yaptığı çeviriler bu anlayışın ürünleri olarak sıralanabilir.
Kaynaklar