Mihriban Şiiri İncelemesi

Mihriban

Sarı saçlarına deli gönlümü,
Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban.
Ayrılıktan zor belleme ölümü,
Görmeyince sezilmiyor Mihriban.

Yâr, deyince kalem elden düşüyor,
Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor.
Lambada titreyen alev üşüyor,
Aşk, kâğıda yazılmıyor Mihriban.

Önce, naz sonra söz ve sonra hile,
Sevilen, seveni düşürür dile.
Seneler, asırlar değişse bile,
Eski töre bozulmuyor Mihriban.

Tabiplerde ilâç yoktur yarama,
Aşk deyince ötesini arama.
Her nesnenin bir bitimi var ama
Aşka hudut çizilmiyor Mihriban.

Boşa bağlanmamış bülbül, gülüne
Kar koysan köz olur aşkın külüne…
Şaştım kara bahtın tahammülüne
Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban

Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi gamı
Bir kördüğüm baştan sona tamamı
Çözemedim… Çözülmüyor Mihriban

                Abdurrahim Karakoç

Şiirin Biçim Yönünden İncelenmesi

Nazım biçimi: Koşma (şiirin biçim özellikleri halk şiirindeki “koşma” türüne uygundur)

Şiirin nazım birimi: dörtlük

Ölçüsü: 11’lik hece ölçüsü

Uyak şeması: abab cccb dddb eeeb fffb gggb

Şiirin Uyakları

1.dörtlük

---gönlümü
---çözülmüyor Mihriban
---ölümü                          “-ü”redif; “-lüm” zengin uyak
---sezilmiyor Mihriban

2. dörtlük

--- düşüyor
--- şaşıyor
---üşüyor                    “-yor” redif; “-üşü” zengin uyak (“-aşı” kulak kafiyesi)
---yazılmıyor Mihriban

3.dörtlük

---hile
---dile
---bile                         “-ile” zengin uyak
---bozulmuyor Mihriban

4.dörtlük

---yarama
---arama
---var ama                “-ama” zengin uyak
--- çizilmiyor Mihriban

5. dörtlük

---gülüne
---külüne
--- tahammülüne         “-üne” redif; “-ül” tam uyak
---ezilmiyor Mihriban

6. dörtlük

---anlamı
---gamı
---tamamı                   “-ı” redif; “-am” tam uyak
---çözülmüyor Mihriban

“Mihriban”, “-ilmiyor / ılmıyor / ulmuyor / ülmüyor” redif; “-z” yarım uyak

Şiirdeki Diğer Ahenk Unsurları

Şiirde uyak ve rediflerin dışında bazı seslerin tekrarıyla iç ahenk sağlanmıştır. Örneğin; “Görmeyince sezilmiyor Mihriban” dizesinde “e, i” ünlü sesleriyle asonans,  Önce naz, sonra söz ve sonra hile” dizesinde “n, s” ünsüzleriyle aliterasyon yapılmıştır.

Ayrıca şiir boyunca yedi kez tekrarlanan “Mihriban” kelimesiyle hem ahenk hem de anlam güçlendirilmiştir.

Şiirin İçerik Yönünden İncelenmesi

Şiirin teması: “aşk”tır. Şair, Mihriban adında bir kıza âşıktır.

Açıklama – yorum

İlk dizelerde şairin Mihriban adında bir kızı sevdiği anlaşılıyor. Sevgilinin ilk özelliği sarı saçlı olmasıdır. Şair sevgilinin sarı saçlarına öylesine hayrandır ki adeta gönlü bu saçlarla çözülmeyecek derecede bağlanmıştır. Şair, bu dizede sevgiliye ne kadar bağlı olduğunu dile getiriyor. Buradaki bağlanma mecaz anlamda kullanılmıştır. Şair, aşkının ne kadar derin olduğunu anlatmak istiyor. Şairin ilk dizelerdeki bir başka durumu ise sevgiliden ayrı olduğudur. Ayrılık şaire öyle bir acı veriyor ki onu ölüme eşdeğer görüyor. Bu acının da ancak yaşanarak anlaşılabileceğini söylüyor.

İkinci dörtlükte şair, o kadar yoğun duygular içindedir ki bunu anlatacak kelimeler bulamıyor. Duygularını yazıya dökmek istese de bunu yapamıyor. Çünkü kelimelerin bu aşkı anlatmaya yetmeyeceğini düşünüyor. Şairin gözleri sevgiliden başka bir şey görmüyor. Elindeki kalem adeta yazmaz oluyor. Lambada titreyen alevin üşümesi mümkün değildir. Şair bu dizeyle aşkın onu ne hale getirdiğini anlatmaya çalışıyor. Eskiden evlerde aydınlatma amacıyla gaz lambaları kullanılırdı. Bu lambalarda gaz azalınca ya da hava çok soğuksa lambanın fitilindeki alev titrerdi. Şair, bu durumdan esinlenerek lambadaki alevin üşümekten kaynaklandığını söylüyor. Oysaki alevin üşümesi diye bir şey olamaz. Şair, bu dizede aşkın ve ayrılığın verdiği acıyı dile getiriyor. Bu dizenin farklı bir açıklaması da bütün gece yanan lambanın gazı bitmek üzere ama ben hala seni düşünüyorum şeklinde olabilir. Aklın şaşması ve gözlerin hiçbir şey görmemesi ise aşkın onu ne hale getirdiğinin bir ifadesidir.

Üçüncü dörtlükte şair, sevenle sevilenin bulunduğu durumu ortaya koyuyor. Sevgili önce naz, sonra söz sonra da hile ile kendine âşık eder. Sonra da onu dillere düşürür. Bu durum uzun yıllar boyunca böyle devam etmiş, öyle ki töre haline gelmiştir. Yıllar içinde pek çok şey değişse bile şaire göre, bu durum hiç değişmemiştir.

Dördüncü dörtlükte şair aşkı çaresiz bir hastalığa benzetiyor. Bu öyle bir hastalıktır ki ne ilacı ne de tedavisi vardır. Aşk, o kadar acı vericidir ki âşık olana bunun sonu gelmeyecekmiş gibi gelir. Şaire göre her nesnenin bir bitimi her hastalığın bir çaresi vardır ama aşkın ne çaresi ne de sonu vardır. Bu dizelerde şairin nesnellikten uzaklaşarak ilahi duygulara yöneldiği görülür.

Beşinci dörtlükte şair, aşkı anlatmak için en çok kullanılan sembollerden biri olan “gül ile bülbülün aşkını” anımsatıyor. Rivayete göre bülbül, güle olan aşkını bütün gece şakıyarak dile getirir, ancak gül uykuda olduğu için bu şakımaları duyamaz. Sabah olunca bülbül yorgun düşerek uykuya dalar. Gül ile bülbül birbirlerine bir türlü kavuşamaz. Sonunda bülbül dayanamaz ve kalbini gülün dikenine saplayarak ölmeyi seçer. Şair, kendini bülbülün yerine koyuyor ve ayrılığın verdiği acıya nasıl dayandığına şaşıyor.

Altıncı dörtlükte şair, aşkı tanımlamanın mümkün olmadığını düşünüyor. Aşkı bir kördüğüme benzeterek bir türlü çözemediğini ifade ediyor. Şaire göre aşkı anlamanın tek yolu onu yaşamak ve ruhunun derinliklerinde hissetmektir.

Dil ve Anlatım

Şiirde sade, açık, yalın ve akıcı bir dil kullanılmıştır. Herkesin anlayabileceği bir dille yazılan şiir, okuyanın ruhsal durumuna göre farklı çağrışımlar yapmaktadır.

Şiir boyunca tekrarlanan “Mihriban” şiire hem ahenk hem de anlam yönünden bütünlük kazandırmaktadır.

Şiir, aşkla ilgili karmaşık duyguları barındırdığından dolayı lirik bir anlatımla yazılmıştır.

Şiirde soyut duygular, bazı somut nesnelerle (lambada titreyen alev, bülbül, gül, kâğıt, kalem, ilaç) ifade edilmiştir.

Edebi Sanatlar

Sarı saçlarına deli gönlümü / Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban.” Dizelerinde geçen “deli gönlüm” sözünde teşhis (kişileştirme) sanatı, “bağlamışlar, çözülmüyor” kelimelerinde mecaz sanatı var.

“Yâr, deyince kalem elden düşüyor / Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor” dizelerinde mübalağa sanatı var.

Lambada titreyen alev üşüyor” dizesinde teşhis (kişileştirme) sanatı var. Aynı zamanda “lamba, titremek, alev, üşümek” kelimeleri birbiriyle ilişkilidir olduğu için tenasüp (uygunluk) sanatı var. Ayrıca “alev, üşümek” kelimeleri arasında tezat sanatı var.

“Tabiplerde ilâç yoktur yarama” dizesinde “tabip, ilaç, yara” kelimeleri arasında tenasüp (uygunluk) sanatı var. Ayrıca “ilaç, yara” kelimelerinde mecaz var.

“Boşa bağlanmamış bülbül, gülüne” dizesinde “bülbül, gül” kelimelerinde telmih (anıştırma) sanatı var. Aynı zamanda “bülbül, gül, bağlanmak” kelimeleri arasında tenasüp (uygunluk) sanatı var.

“Kar koysan köz olur aşkın külüne” dizesinde mübalağa (abartma) sanatı var.

“Bir kördüğüm baştan sona tamamı” dizesinde geçen “kördüğüm” kelimesinde istiare (eğretileme) sanatı var.

Şiir boyunca tekrarlanan “Mihriban” kelimesinde tekrir ve nida sanatları var.

Genel Değerlendirme

Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olan Mihriban şiirini unutulmaz yapan yalnızca teması değil, aynı zamanda onun işleniş biçimidir. Şiirin en belirgin özelliklerinden biri de yaşanan duyguların farklı çağrışımlar yapacak biçimde dile getirilmesidir.

Şairin kendine özgü buluş ve duygularını somut nesnelerle anlatma yoluna gitmesi, şiire ayrı bir özellik kazandırmaktadır.

Şiir, herkesin anlayabileceği, ancak farklı duygular çağrıştıran bir tarzda yazılmıştır. Çok okunan, çok beğenilen, aynı zamanda bestelenmiş olan Mihriban şiiri, âşık olanların anlatmak isteyip de anlatamadığı duyguları yansıtmaktadır.

EN ÇOK OKUNAN YAYINLAR

Kaldırımlar Şiir İncelemesi

Sanat Şiiri İncelemesi

Otuz Beş Yaş Şiiri İncelemesi

Çoban Çeşmesi Şiir İncelemesi

Yağmur Şiiri İncelemesi