Portakal Hikâye İncelemesi
Cumhuriyet Dönemi toplumcu gerçekçi yazarlarımızdan Sabahattin Ali’nin yazmış olduğu “Portakal” adlı hikâye “Sırça Köşk” adlı kitabında yer almaktadır.
Hikâyenin Özeti
Hikâye,
Doğu Akdeniz limanlarından birine yaklaşan bir vapurun tasviriyle başlar. Daha
sonra vinççi İsmail’in tanıtılmasıyla devam eder.
Bir
portakal tüccarı, portakallarını gemiye yükleyip bir an önce varacağı yere
götürmek ister. Uzun pazarlıklardan sonra üç bin kasa portakal gemiye yüklenir.
Gemi
yola çıkar, ancak zaten eski olan gemi bu yolculukta zorlanır. Bunun üzerine
iki yüz elli kasa portakal denize atılır. Geminin kaptanı, ikinci kaptan,
çarkçıbaşı, gemi kâtibi, liman memuru birlikte portakalların hesabında
oynamalar yaparak haksız kazanç sağlar.
Bu
arada gemide uzun saatler boyunca hiç dinlenmeden çalışmak zorunda kalan
İsmail, nihayet gemiden izin alıp karısının yanına gitmek ister. Bunun için
kaptana çıkar. Orada duymaması gereken şeylere kulak misafiri olur. Aslında
duyduklarından bir şey anlamamıştır. Buna rağmen susması için ona para
verirler.
İsmail,
eve dönerken, aldığı parayla on portakal ve gazeteciden bir dergi alır.
Kişiler
Hikâyede
bazı kişiler uzun uzun tasvir edilirken, bazılarından isim olarak ya da yaptığı
işe uygun olarak ad verilerek bahsedilir.
İsmail
Tayfa
İsmail Denizer, gemide vinççilik yapmaktadır. Çalışkan, dürüst, öğrenim
görmemiş bir emekçidir.
İstanbul’un
Beşiktaş semtinin arka mahallelerinden birinde oturmaktadır. Sefere çıkacağı
gün oğlu doğmuş, ona babası Musa Kaptan’ın adını vermiştir. Kendisi okumamıştır
ancak karısı okuma yazma bilmektedir. İsmail, her seferden dönüşte “Köroğlu”
adlı bir dergi alıp eve öyle gitmektedir.
Hayriye
Hayriye,
birkaç yıl okula gitmiş, tütün işçiliği yapmış, İsmail’le evlenmiştir. Okumaya
meraklı bir kadındır.
“Karısı Hayriye
hiç kekelemeden, hafızlar gibi başını sallayarak, önce resim altlarını, sonra
destanları, sonra makaleleri, haberleri, tefrika romanları, acayip hatta biraz
yanık bir makamla okur, bu sırada İsmail de dudaklarının kenarından müphem bir
çizgi, anlasın anlamasın, arada bir kahkaha atarak dinler, harp vaziyetine ait
yerleri tekrarlatır, vapurda güverte yolcularından yahut izinden dönen
neferlerden dinlediği mütalaaları, birbirine karıştırıp anlatır, - gidişat iyi
değil Hayriye!- der, susardı. Bu sükût –Artık yemek yiyelim- manasında idi ve
karısı hemen yerinden fırlar, sofrayı hazırlamaya başlardı.”
Süvari
(Kaptan)
Kısa
boylu, kırmızı yüzlü, kır saçlı, küt burunlu biridir. Tam da kitapların tarif
ettiği bir deniz kurdudur. Gözlerinin altı içi su dolu kesecikler gibi şiş,
sesi kalın ve cızırtılıdır.
İkinci
kaptan
Sürekli
kasketini kulaklarına kadar geçirir, kaputunun yakasını kaldırır. Uzun boylu,
sarı, sıska biridir.
Diğer
kişiler
Tüccar
Osman Yiğit, Halil Eğinli, vapur kâtibi, polis, yolcular…
Mekân
Hikâyede
mekân olarak Doğu Akdeniz limanlarından birinden söz edilir. Vapur tasvir
edilir. İstanbul ve İskenderun mekân isimleri olarak geçer.
Zaman
Tarih
olarak belirgin bir zaman verilmez. “Ortalık
adamakıllı kararmış, Gece saat sekiz
sularında, şubat ayında, hava kararıyor, bir saatten beri, gece yarısına kadar”
gibi zaman ifadeleri kullanılır.
Anlatıcı ve
Bakış Açısı
Hikâyenin
anlatımında “ilahi bakış açısı” tekniğini kullanan yazar, kişileri hem iyi
hem de kötü yönleriyle ortaya koyar. Kişilerin karakterlerini olay içersinde
belirler, onları doğal bir biçimde canlandırır ve konuşturur. Yazar, öyküsünde
kişiler aracılığıyla toplumun sosyal ve ekonomik durumu yansıtır
Dil ve Anlatım
Hikâyede;
“iç konuşma” ve “diyalog” (karşılıklı konuşma) teknikleriyle, öyküleyici ve
betimleyici anlatım türleri kullanılmıştır. Yazar öyküde gerçekçi gözlem ve
tasvirlere yer vermiştir. Öykünün anlatımı realist izler taşımaktadır.
Toplumsal çelişkiler ustaca vurgulanmıştır.
Hikâyenin Türü
Hikâyede;
belirgin bir olay ve serim, düğüm, çözüm bölümleri yoktur. Günlük hayattan bir
kesit anlatılmıştır. Bu tür hikâyelere “Çehov
tarzı hikâye” ya da “durum – kesit
hikâyesi” denir.
Hikâyenin teması: haksız kazanç
Konusu: Ticari bir
gemide meydana gelen yolsuzluktur.
Hikâyedeki temel
çatışma:
emek sarf edilerek“hak edilen kazanç” ile yolsuzluk yapılarak elde edilen
“haksız kazanç” çelişkisidir.
Genel
Değerlendirme
Hikâye
dönemin toplumsal gerçeklerine uygun, düşündürücü bir yapıya sahiptir. Hikâyede
anlatılan sorunlar biçim değiştirse de her dönemde görülebilecek sorunlardır.
“Portakal”
etkili anlatımıyla bir solukta okunabilecek, konu itibarıyla üzerinde durup düşünülecek,
yoruma açık bir hikâye niteliği taşımaktadır.